28 Temmuz 2009 Salı

Denizin İçinde Gelen Hayal Perim Dedi ki





Denize kıyısı olan bir evin olsun,

dalgalar bahçe duvarına vursun,

yosundan bir halı örsün her vuruşları.

Deniz kızları vede oğlanları arkadaşın olsun,

civit mavi saatlerde aşkı anlatsınlar sana.



Denizin maviliğinde sabahları yıkansın tüm bedenin,

civit gibi güne başlasın tüm benliğin.



Öğle saatleri muhteşem cırcır böceği orkestrasında ruhun buluşsun huzuruyla.



Bahçende gezinsin küçüklüğünün tavşanı,

bir de kaplumbağla,köpeğin olsun.

Toprak böcükleri,karıncalar zaten varlar :)

Kuşlar her daim cıvıltılarıyla neşe tılsımları serpsinler herbiryana.


Hıııı birde yine küçüklüğünden ipek böceklerin olsun,

bahçendeki dut ağacının yapraklarıyla onları,dutlarıylada kendini besleyesin :)

Koza'dan kelebek oluşları ayna olsun sana, ucup AN'lık zamanların mucizevi mutluluklarına.


17.07.2009

Çeşme

Münire Mine Arslan

13 Temmuz 2009 Pazartesi

Yoga Yoluna Giriş





Yoga Yoluna Giriş

Yoga,hayale dalmayan bir zihne sahip olma yöntemidir. Yoga ,burada ve şimdide olma bilimidir. Yoga, artık geleceğe yönelmemeye hazırsın anlamına gelir. Yoga, artık umut etmemeye ve varoluşunun bir adım önüne zıplamaya hazırsın demektir. Yoga, gerçekle olduğu gibi yüzleşmek demektir. Çünkü sadece gerçek seni özgür kılabilir,sadece gerçek kurtuluş olabilir.Yoga bir içe dönüştür. Tamamen dönüş hakkındadır. Geleceğe doğru ilerlemediğin ve geçmişe doğru hareket etmediğin taktirde, kendi içinde hareket etmeye başlarsın- çünkü varlığın burada ve şimdidedir,gelecekte değildir. Şu anda burada ve şimdidesin ve bu gerçekliğe girebilirsin. Bu durumda zihnin de burada olmalıdır.Yoga bir din değildir. Yoga ,Hindu değildir,Müslüman değildir. Yoga sadece matematik,fizik veya kimya gibi salt bilimdir. Fizik de Hiristiyan fizik değildir,Budist değildir. Yoga nın Hindular tarafından keşfedilmiş olması sadece raslantıdır. Yoga Hindu değildir. Sadece içsel varlığın salt matematiğidir.Yoga salt bilimdir ve Patanjali de yoga dünyası söz konusu olduğunda en büyük isimdir. İnsanlık tarihinde ilk defa bu adam dini bilim derecesine yükseltmiştir: dini,sadece çıplak kanunlardan oluşan bir bilim haline getirmiştir. İnanç gerekmemektedir. Yoga sana birşeye inanman gerektiğini söylemez. Yoga dene der. Nasıl ki bilim,dene diyorsa,yoga da dene der. Deney ve deneyim aynı şeylerdir, sadece yönleri farklıdır. Deney, dışarıda yapabileceğin bir şey anlamına gelirken, deneyim içte yapabileceğin bir şeydir. Deneyim içsel bir deneydir.Yoga varoluşsaldır, deneyimseldir,deneyseldir. İnanç gerekmez,sadece denemeye cesaret gerekir.inançta ise dönüşüm geçirmezsin. İnanç sana eklenen bir şey; yüzeysel bir şeydir. Varlığın değişmez, belirli bir mutasyondan geçmezsin. İnançlar giysiler gibidir. Hayati önem taşıyan hiçbir şey biçim değiştirmez; sen yine aynı kalırsın.İnanç kolaydır,çünkü gerçek anlamda bir şey yapman istenmez. Yoga inanç değildir. Bu yüzden zordur, çetindir ve kimi zaman imkansız görünür. Varoluşsal bir yaklaşımdır. Gerçeğe ulaşırsın,ama inanç aracılığı ile değil, kendi deneyimlerin, kendi farkındalıkların aracılığıyla. Bu tamamen değişmek zorunda olduğun anlamına gelir. Görüşlerin,yaşam tarzın,zihnin,ruhun tamamen paramparça olacaktır. Yeni bir şey yaratılacaktır. Sadece bu yeni yaratılanla gerçekle temas edebilirsin.Dolayısıyla yoga hem bir ölüm, hemde yeni bir yaşamdır. Şimdiki halinle ölmek zorunda kalırsın ve ölmediğin sürece yenisi doğamaz. Yenisi içinde gizlidir. Sen sadece onun tohumusun ve bu tohumun düşmesi ve toprak tarafından emilmesi gerekir. Tohum ölmeli; ancak böyle yeni olan senden doğacaktır. Ölümün yeni hayatın olacaktır. Ölüme hazır oluncaya değin, tekrar doğamazsın. Dolayısıyla yoga inançları değiştirme meselesi değildir.Yoga bir felsefe de değildir. Hakkında düşünebileceğin bir şey değildir. Sadece olman gereken bir şeydir; hakkında düşünmek işe yaramaz. Düşünmek, kafanda devam eder. Gerçekten varoluşun kökenlerine kadar inemez; bütünün değildir. Sadece bir bölümü,fonksiyonel bir bölümüdür ve eğitilebilir. Mantıkla bir şekilde tartışılabilir,rasyonel düşünebilirsin,ama kalbin yine aynı kalcaktır. Kalbin en derin merkezin,kafanda onun sadece bir dalıdır. Kafan olmadan olabilirsin,ama kalbin olmadan asla. Kafan esas değildir.Yoga,tüm varoluşla,köklerinle ilgilinir. Felsefe değildir. Dolayısıyla patanjali ile düşünmeyecek,spekülasyonlarda bulunmayacağız. Patanjali ile varoluşun nihai kanunlarını öğrenmeye çalışacağız: dönüşümün kanunlarını,nasıl ölüneceğine ve nasıl tekrar yeniden doğacağımıza dair kanunları ve yeni bir varoluş düzeninin kanunlarını. Bu nedenle ben buna bir bilim diyorum.“ Yoga’nın disiplin zamanı şimdi’dir”“Patanjali der ki: hüsrana uğradıysan,ümitsizsen,tüm arzuların ne kadar boş olduğunun farkına vardıysan ve hayatını anlamsız görüyorsan_bugüne kadar her ne yaptıysan ölmüş,hiçbiri geleceğe taşınmamıştır; tamamen ümitsizlik içindesindir-ki Kierkegaart bunu keder diye adlandırır. Kederliysen,acı çekiyorsan,ne yapacağını bilmiyorsan,nereye gideceğini bilmiyorsan,kime bakacağını bilmiyorsan,deliliğin veya intiharın yada ölümün eşiğindeysen, yaşamın tüm düzeni birden boş bir hale gelmiştir. Bu an gelmişse, yoga disiplininin zamanıdır. Sadece şimdi yoga’nın bilimini,yoga’nın disiplinini anlayabilirsin.”Disiplin var olma kabiliyeti,öğrenme kabiliyeti anlamına gelir.Var olma kabiliyeti. Bütün yoga duruşları gerçekte bedenle ilgilidir. Patanjali der ki; bedenini birkaç saat boyunca hareket ettirmeden sessizce oturabilirsen,var olma kabiliyetin artar. Patanjali’nin duruşları,asanas,gerçekte herhangi bir fizyolojik eğitim türüyle ilgili olmayıp,varoluşun_hiçbirşey yapmadan,hiçbir hareket göstermeden,herhangi bir faliyette bulunmadan,sadec e olduğun gibi kalarak_ var olmanın içsel eğitimi ile ilgilidir. Olduğun gibi kalmak,bir merkeze yoğunlaşmana yardımcı olacaktır.Bedenin seni ne kadar çok takip ediyorsa,içinde o denli büyük bir varlık,daha güçlü bir varlık olacaktır. Ve unutma,beden hareket etmiyorsa,zihin de hareket etmez,çünkü zihin ve beden iki ayrı şey değildir. Onlar tek bir fenomennin iki kutuplarıdırlar. Beden ve zihin değilsin,beden-zihinsin. Kişiliğin psikosomatiktir-her ikisi beden-zihindir. Zihin ,bedenin en göze çarpmayan bölümüdür.Patanjali önce beden üzerinde,daha sonra da varoluşunun ikinci tabakası olan prana_yani nefes alış verişin üzerinde çalışır. Daha sonra düşünceler üzerinde çalışmaya devam eder.Bilimsel bir yaklaşımın bedenle başlaması gerekmektedir. Önce bedenin değişmelidir. Bedenin değişirse,nefes alış verişin de değiştirilebilir. Nefes alışverişin değiştiğinde,düşüncelerin değiştirilebilir. Ve düşüncelerin değiştiğinde, sen de değiştirilebilirsin.“ Bir Buda gibi bir ağacın altında otur. Sadece otur,sadece bedeninle: aniden nefes alış verişinin değişeceğini göreceksin_daha rahat,daha uyumlu olacaktır. Nefes alışverişin uyumlu ve rahatsa,zihnin de daha az gergin olduğunu hissedeceksin. Daha az düşünce,daha az bulut,daha fazla yer ve fazla gökyüzü olacaktır. İçerde ve dışarda bir sessizlik hissedeceksin,akıp giden.”Beden duruşunu değiştirmek istiyorsan,Patanjali sana yeme alışkanlıklarını değiştirmeni söyleyecek,çünkü her yeme alışkanlığı göze çarpmayan beden duruşları yaratır. Et yiyen biriysen,vejetaryen değilsen, duruşun farklı olacaktır,çünkü bedenin yediklerinden oluşur. Vejetaryenlik Patanjaliye için ahlakçı bir kült değil,bilimsel bir yöntemdir. Et yediğinde sadece gıda almakla kalmayıp,etin alındığı hayvanın da içine girmesine izin veriyorsun. Et belirli bir bedenin, belirli bir içgüdü kalıbının parçasıdır. Et birkaç saat önce bir hayvandı ve bu et, hayvanın bütün izlenimlerini,hayvanın bütün alışkanlıklarını taşır. Et yediğinde,birçok davranışın bundan etkilenecektir.Patanjali, seninle-ve dönüşümünle ilgilenir. Ve olayları sadece değişimi düşünerek değiştiremezsin, durumu sen yaratmak zorundasın. Sevgi dünyanın heryerinde öğretildi, oysa hiçbir yerde sevgi yoktur,çünkü ona uygun bir durum yoktur. Yiyecek lerini değiştirirsen,beden duruşunu değiştirirsen,uyku düzenini değiştirirsen, içinde yeni bir kişinin meydana geldiğini göreceksin. Bundan sonra da farklı değişimler mümkün olacaktır. Bir değişiklikten sonra başka bir değişillik olası hale gelir. Adım adım daha fazla olanaklar açılır. Bu nedenle Patanjali’nin mantıklı oladuğunu söylüyorum. O mantıklı bir felsefeci değil, o sadece mantıklı ve pratik bir adamdır.Beden hareket etmiyor ve bir duruşa varabiliyorsan; bedenine “sus” diyebiliyorsan,zihin de sessiz kalacaktır. Bu hareketsiz duruş sadece fizyolojikbir eğitim değil,bir merkeze yoğunlaşma durumunun meydana gelebileceği ve içinde disipline edildiğin bir durumu yaratmak için kullanılır. Bir merkeze yoğunlaştığında, var olmanın ne anlama geldiğini bildiğinde, artık öğrenebilirsin,çünkü alçak gönüllü olacaksındır. Artık teslim olabilirsin. Artık hiçbir ego yakana yapışmayacak,çünkü merkeze yoğunlaştığında bütün egoların sahte olduğunu bileceksin. O zaman başını eğebilirsin. İşte o zaman yeni bir disiplin doğmuş olur.Yoga’nın disiplini seni kendi kendinin efendisi yapma çabasından oluşur. Şu anki halinle sadece birçok arzunun kölesisin. Birçok efendin var ve sen de sadece bir kölesin_ve birçok yöne çekiliyorsun.Yoga, zihinsizlik halidir. Zihin sözcüğü burada her şeyi, kapsar_egolarını,arzularını,umutlarını,felsefelerini,dinlerini,kutsal kitaplarını. Zihin bunların hepsini kapsar. Zihnin durması,bilinenin durması,bilineceklerin durması anlamına gelir. Bilinmeze bir atlayıştır. Yoga bilinemeyene bir atlayıştır.Patanjali ‘nin tanımı ise şöyledir: zihin yoksa, yoga’nın içindesin demektir. Zihin varsa, yoga’nın içinde değilsin demektir. Böylece tüm o duruşları yapabilirsin,ama zihin çalışmaya devam ederse,düşünmeye devam edersen,yoganın içinde değilsin. Yoga ,”zihinsizlik” durumudur. Herhangi bir duruşa gerek kalmadan ,zihinsiz olabiliyorsan, mükemmel bir yogi olmuşsundur.Düşünme faliyeti yoksa,oradasın. Zihin faliyeti yoksa, düşüncelerin yok olup gitmişse, ki yok olup gittiklerinde sadece birer bulut gibidirler,varlığın ,tıpkı gökyüzü gibi,ortaya çıkar. Aslında da daima oradadır_sadece bulutlarla,düşüncelerle kaplanmıştır.

Osho/Yoga kitabının bir bölümünün özeti.

1 Temmuz 2009 Çarşamba

KALBİMDEKİ DENİZ





Eğer öksüz kalırsa bu ölümüne sevda,sussun rüzgar,solsun güneş bitsin bu rüya....

Eğer gönüller de sevgiye yer yoksa,Aşk tan sözetmeyi bırak dalgalara.....^^^

Bir ÇİVİT MAVİSİ renkle yazılsın senden hikayemiz bu kara sevda.

Aramıza çizildi bu mavi duvar,bakıp bakıp sevdalı kıyılar ağlar.

Dünya bölündü ortasında ikimiz,sevdamı saklıyor bu kalbimdeki deniz.

Eğer bu sevdaya sahip çıkmıyorsa dünya,sussun rüzgar solsun güneş bitsin bu rüya........


İNCESAZ



Ruhun kendini en güzel ifade ettiği yollardan biri dir sarkı,özle bir olduğu.İncesazın bu şarkısını dinlerken dedim ki;)

Ne güzel bir sesleniş insana,insanlığa.

Evrenin senini duymak AŞK ve SEVGİYLE.

Eğer beceremiyorsak ta bırakmak gerek Aşk ı dalgalara,rüzgara,güneşe,toprağa....

Bitsin gerçek sandığımız bu rüya......

MM Arslan