28 Şubat 2018 Çarşamba

Meşgulsün Ulaşılamıyor!



Bildiklerinle yada bildiğini sandıklarınla kendini boğma, yorma, yargılama. Bildiklerinden geç, onlarla takılı kalma, ak gitsin…^^
Bildiklerinle, isteklerinle… kendini meşgulde tutarsan arayan yada aradığın zaten sana ulaşamaz. Sana seslense, karşında durup sana baksa bile, sen o kadar meşgulsündür ki sen sandıklarınla görmez, duymaz, anlamaz olursun. Karşında duran sen olan parçanı kendi yarattığın gerçekliğinle yadsır, rededersin.
Zihin diliyle değil, hal diliyle konuşup kavuşmak gerek vesselam;)
Zihnin kalbe teslimiyetiyle BİR olmuş hallerde halleşmek gerek vesselam;)
Teslimiyetin huzurunda selamete ermek gerek;)

24.12.2018
21.39
M.M.Arslan



13 Şubat 2018 Salı

Edep Kişinin Gönül Aynasıdır! Hz Mevlana



   ‘’ Edep’’ bulunduğun her ortamda kendi Kâbenin merkezinde ve sadakatinde  kalarak herkes ve her şeyle titreşebilmek. ‘’O’’ olmak. Sadece ‘’Olmak’’; yargılamadan, yorumlamadan, analiz etmeden, karşılaştırmadan… sadece bulunmak, gözlemci olmak, bir süre sonra gözlemciyi de unutmak. Boşluk olmak! Boşluk olup alan açmak, alan tutmak Aşk mabedine, Kâbene…
    Yok olup en duru, en saf, en berrak… haline, Aşkın Sırrına erip, Aşka Sırlanıp Rabbine Ayna Olmak!
     Boşluklara akar her şey, yaşam kendini gösterecek boş sayfaları arar kelâm olup, yazı olup aksın diye.
    Sen Olan Aşk mabedinde ( Kâbende), Aşkınla, Aşkınlığınla öyle bir titreş ki, sen olan her şey ve de herkes Semâya( Semâna) teslim olsun.
     Herkes kendini gösterecek ayna arar; bilmek, bilinmek, görmek, görülmek, beğenmek, beğenilmek…için. Kâinat da her şeyin bilinmek istemesi, Yaradan’ın isteğinin yansımalarıdır.
Nitekim; ‘’ Ben gizli bir hazine idim, bilinmek istedim, mahlûkatı yarattım’’ ‘’ Mahlûkatı yarattım ki, bana bir ayna olsun ve o aynada cemâlimi göreyim’’ demiştir.
     Sen ayna ol ki Rabbim en güzel sûretini sende göstersin. Sen bomboş bir levha ol ki Levh-i Mahfuz senden zuhur etsin!
     Edebine ( Gönül Aynana) Ayan Olsun Yaradan!

12.02.1018
22.40



12 Şubat 2018 Pazartesi

Sura Üfleniyor



    Sura üfledi İsrafil,  Meryem Suna suretinde.  Kıyam edip karanlığımıza, gaflet uykularından uyanıp nûra gark olmamız, nûr ile yücelmemiz için.
    Rahman olup Ademi Ademliğine ve de Havvasına uyandırıp, cennet alemini yeniden başlatmak için.
     Erenler, evliyalar, veliler, nebiler, …cümle Alemi nûrlar her an,  her yerden, her şekliyle üflüyorlar. Nefesleriyle ‘’ uyan ey uykusu ağır gözlerim uyan’’ diyorlar. Kıyamet günüdür. Gün bu gündür, an bu andır.
‘’OL’’ diyen Adem sensin.
 Alemin alemlerin Ademi sensin.
 Sen Alemsin, Adem Sensin.
     Cennetin kendisiyken, oldurmanın zamansal Arafında cehennemini yaratan da sensin.
Üflenen ılık nefesle kendini dondurduğun Araf cehenneminden çözül, gözlerinin perdelerini aç nûra.
   Evet şuan araladığın perdelerinin ışığıyla mabedine dolan nûr gözlerini ağırlaştırmakta. Gözlerin ağırlıklarından, karanlıklarından, balçıklarından aralanmakta. Ne kadar güç olsa da , ağır gelse de kırpıştır nûra, o nûr olan nûr bakan gözlerini.
Yeniden doğuş bu, karanlığından nûruna uyanış bu, gözlerinin cennetine uyum kırpıştırışları bunlar. Kepenkleri kaldırmak ağır gelse de, yılmadan sonuna kadar ‘’BİR’’ hamlede kaldırıp tüm Kabeni nûra gark etmeye değer.
 Cennetine açılıyorsun kolay mı?:)


11.02.2018
18.25
Meryem Suna’ dan esinlenerek
Eve dönüş yolunda.




6 Şubat 2018 Salı

NÂR dan NÛRa




      Ateşe, ateşlere attım kendimi, ne kadar neşterlenmesi gereken yerlerim varsa, teker teker soktum çıkartım bıçağı kestim kellelerini nefs başlarımın; sevilmek, beğenilmek, arzulanmak, istenmek, görülmek, övülmek, yerilmek, küçümsenmek, alay edilmek, incitilmek, rededilmek, hiçe sayılmak… her ne varsa beklentiye, kurguya, isteğe dair hepsinin başları belirdikçe kelleleri alındı.
      Meğer hiçe sayılmak hiçleşmenin Azrailiymiş. Tüm nefsani duygu ve düşüncelerin baş kesicisiymiş Aşk ile. Meydanı Hiç edip Hep’e uyandırmak ‘’Hep’’ eylemekmiş amaç. Övgünün de yerginin de ötesine geçmek; ikilik nârında yanarak HEP BİRlik diyarına geçebilmekmiş amaç.
      Şimdi bu ağır neşterlenmenin yoğun bakımında alevler içinde yatmaktayım. Bu alevler ki aynı zamanda nefs başlarının gitmek bilmeyen çığlıklarıydı.
     Nârları Nûr etmeye talip olduğumdandır yanışlarım. Sığındığım Yaradanımın Nûrudur. O Nûr ki en karanlık kör kuyulardan çekip çıkarandır. Kör kuyulara sokup ışığı Nûru buldurandır.
Şükürle olsun!

Hiçlik nârında yanmadan heplik nûruna erilmiyormuş…^^

05.02.2018
22.00