Bir fındık kabuğunun ihtişamlı iri görünümüne aldanıp,bir hevesle davranmayacaksın içindeki iri fındığı yemenin hayaliyle:) Çünkü içinden ne çıkacağı belli olmaz,o iri görünümünün ardında kof çıkma,mincik bir fındıkcık çıkma yada içi çürük çıkma gibi olasılıklarla karşılaşabilirsiniz. Tıpkı hayat gibi,hayat bize her şekliyle her haliyle öğüt vermekte.Bugün hevesle vede çok severek yediğim taze kabuklu fındıkları dişlerimle kütürdetirken bana düşündürttüklerinde olduğu gibi.
Yada bugün Okan arkadaşımın çektiği ilk filmi izlerken, filmden aldığım ders gibi; ''ölmeden önce ölebilmeli'' demiş alimlerimiz,velilerimiz,Hz'lerimiz...bu filmi izlerken de , karakterlerden biri filmin sonunda ölüyordu.Birçok filmde olduğu gibi ölen karakterle birlikte insan oğlunun kendine dönüş süreci başlıyor.İşte dedim bu da onlardan biri. Ama neden? illa biri ölünce anlıyordu? ölmeden öldürtmeden ,yaşarken de ölünebilirmi hayata? daha ÖZsel bir hayat yaşamak adına.
Bu gün yine Fulyacığımın face sf sında gördüğüm"HERKES ÖLÜR AMA HERKES GERÇEKTEN YAŞAMAZ" RAPUNZEL' in sözü gibi. İşte bu söz de,izlediğim film de,hatta bugün yediğim taze kabuklu fındık da bana şunu söylüyorlardı sanki; Hayatı yaşamak,hayatı hayatla yaşamak,ÖZle yaşamak. Ölebilmek ölmeden önce tüm nefsanevi dizginsiz yaşamlara. Öldürtmeden anlayabilmek bir çok şeyin kıymetini, yaşarken hayatın kıymetini her ANıyla elinde tutabilmek. Hayatı dolu ve içten yaşayabilmek,iri görünümlü ama içi de dolu taze kabuklu fındık gibi :) Aldanmamak görünüşlerin boş safsatalarına, ÖZ e yönelip tadına varabilmek hayatın içtenliğine ,bir fındık tanesi misali. Vede aldırmamak,gülümseyip gecebilmek bir fındık kabuğunu dahi doldurmayan minicik sorunlara yada her sorunu minik dünyamızın kabuğunu doldurmayan sorunlar olarak görüp gülümseyebilmek kendi mucizevi minik dünyamıza...
Münire Mine Arslan
29.07.2011
23.47
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder