‘Şimdi sen de herkes gibisin’
Bu söz kişiyi sıradanlaştırıp olumsuz bir mana yüklemesine
karşın aslında tam tersine olan bir hakikati vurguluyor.
Hepimiz kendi kulvarımızda öyle şeyler yaşarız ki, hiç kimseninkine
benzemediğini en ağırının ya da en güzelinin bizimki olduğu kıyaslamalı yanılgısına,
zannına düşeriz. Oysaki her birimiz farklı görünen kulvarlarımızda, aynı
zorluk, kolaylık hislerini, duygularını yaşarız.
‘ Allah dağına göre kar verir’ denilen cümledeki dağ; senin
beden dağın olan kafan yani zihninde olup bitenlerdir. Sen nasıl düşünürsen,
kurgularsan(yaratımınla) onları hayatında yaşarsın zaten. Yağan karın oranı da
buna bağlıdır. Öyle karlar yağdırırız ki kendimize, altından kalkamayacağımız çığlarda
çığlıklar atarız. Gerçi bir süre sonra bu çığlıklarda hizmetlerini gösterir,
kendi kendimize konuşur, halleşir olup öz benliklerimize kavuşum yolunda
ilerleriz.
Velhasıl konuyu biraz genişlettikten sonra baştaki cümleye
bağlayalım.
Yaşantımızdaki olaylar, mekanlar, kişiler öyle yer
değiştirir, alt üst olurlar ki Şems’in dediği cümleye varırız; ‘Nereden
biliyorsun hayatının altının üstünden daha iyi olmayacağını?’ Bu varış özüne
varıştır. Öyle çalkalanır, dipleri görür, uzaklara düşeriz ki, bu haller içinde
aslında tüm tutunduklarımıza, hastalıklı bağımlılık ilişkilerimize, yaratılmış
öğretilmiş tüm kalıplarımıza, ezberlerimize soyunurken kendimizin saf çıplak
gerçekliğine yakınlaşırız. Bu çıplaklık deryasında her şey ve herkes erir; Yakın
sandıkların uzak, uzak sandıkların yakın, ‘benim’ sandıklarının geçiciliğinde,
her yerin ve herkesin senin olduğu, sen olduğu BİR deryada ikilikleri de
eritirsin.
O zaman yaşadıklarının hizmetini anlarsın. Uzağına düşenler
aslında seni kendine, özüne yakınlaştıran çekim güçleridir. İtme çekme yasası
gibi; onlar seni sana yakınlaştırırken, her şeyin ve herkesin eriyip yok olduğu
bu sevgi ummanına itmiş olurlar.
‘ Senin göğsünü genişletmedik mi?...
…her zorlukla birlikte bir kolaylık vardır.’ Sözlerin ötesine
açılırsın.
Yaşananlar bir darlık, daralma değil, aslında yeni bir
duruma genişlemendir. Göğsünün açılmasının, sevgi deryasında BİR olup erimenin
tatlı sancılarıdır, tıpkı bir doğum gibi.
O zaman daldığımız bu derya hayatta yapıştığımız, bize
yapıştırılan tüm putlarımızı eritir.
‘ Şimdi artık sende
herkes gibisin’ dediğimiz, Tevhide, kutsiyete varırız. Hiçbir şeye ve hiç kimseye
bağımlı değil, Allah’ın ipiyle bağlı olduğumuz hakikatine uyanırız.
Her şey ve herkes senin ruh kardeşindir. Bu hakikati
birbirimize hatırlatabilmek için türlü rollere türlü kılıklara girmiş vefalı
dostlarız aslında.
İşte bazen oyuna fazla kaptırıyoruz.
Ne yapalım? Hayat bu😉
21.12.2023 22.28
not: aynı gecede gelen devam yazılarını da devamında paylaşıyor olacağım:)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder