Yıllardır
özlemini çekip, isteğini duyduğum, hayalini kurduğum “gerçek aşk”ın, hayatımı
adadığım, yaşamak için arzu duyduğum “gerçek aşk” ın, ben ve benimle olduğunu
bilmek, inanmak, idrakine ve haline varmak, ne kutlu ne mutlu bir an. Yy.lardır
tüm düşünürler, alimler,veliler, tüm büyükler( büyüklükleri “gerçeği” bulmuş
olmalarından;)) söylese de, kulakların duymaması, gözlerin görmemesi, tenin
hissetmemesi, burnun aslında koklamaması, dilin tatsa da tatmaması, ne büyük
bir gaflet, ne büyük bir uyuşukluk, uyur gezerlik hali insan oğlunun.
Aşk olduğumuz
gerçeğimize, şüphe ve inançsızlık ne büyük bir zaman kaybı!
Dışarda aradığım “gerçek aşk”ın kendim olduğunu bilmek. Yine
kedinin kendi kuyruğunu yakalaması arzusundan başka nedir ki? Bu gerçekle bir
kez daha yüzleşmek.
İçimde ki gerçek dışımdaki ‘nin yaratımıdır!
Özgürlük ne ola
ki? nasıl verile ki? hem kendimi hem bir başkasını nasıl özgür kılabilirim
ki?...ki?...ki? vb. bir sürü soru kafamda gezinirken, yine aynı paradoksa
düşmüşüm meğer;)
“Yalnızca sen gerçeği bildiğin zaman gerçek seni özgür
kılar” Eıleen Caddy.
Ben gerçeği bilip yaşadığımda , o ben de aktığında , ben
özgürüm demektir. O zaman özgürlüğün ne demek olduğunu bilirim. Bildiğim bir şeyde benden her yere akar...^^
Özgür olamak ne olduğum gerçeğinin idrakına varıp, bunu
“hal” haline getirmektir.
Özgür olamak ne olduğum gerçeğine uyanmaktır!
Özgürlük dışarda bir yerde değil, içerde bir yerde
verdiğimiz kararlarımızdır. Dıştakileri bazen seçemiyoruz, elimizden birşey
gelmiyor diyoruz ve kendimizi kısıtlanmış hissediyoruz ve bu durumlarda özgür
değiliz diyoruz. Oysa ki bu da iç gerçeğimizin kodunu çözmekle ilgili; Bu
gerçek sevgi,aşk,şefkat, zerafet, iyilik, umut,inanç, ilham,huzur,
sakinlik...olduğumuzdur. Ve tüm bunlarla dolu olamaya özgürüz. Ve tüm bu
gerçekliğimizi inkar edip; üzgün,kötü,korku dolu,endişeli, kurban, tedirgin,
teleşlı, huzursuz, rahatsız...vb tüm bunlarla dolu olmayı seçebiliriz. İşte tam
bu noktada içimizdeki vede dışımızdaki gerçeğimiz bize seçim yapma özgürlüğünü
verir. Seçim bize ait. Ve ne olacağımızı seçerek, deneyimlerimizi de yaratmaya
başlarız. Deneyimlerimizi yarattıktan sonra da , yaşarken suçu yine dışarda
ararız. Ne büyük bir paradoks.
Kendi esaretimize
köle olmuşuz!
İçinde bulunduğumuz anda, hangi hal içinde olduğumuzun
seçimini yapıp yaşamak özgürlüğümüzdür!
Seçtiklerimiz etrafımıza yaydıklarımızdır !
Ne yayını yaparsak,onu işitir, onu görür, ona dokunur, onu
koklar,onu tadadırız.
Yayın istasyonu da , yol navigasyonu da biziz!
Kendi içimdeki
Tanrısallığım ; krallığım& kraliçeliğim, birliğim& bütünlüğüm, tamlığım
& tamamlığım halim kutsal mabedimdir. O ışık saçar , yol gösterir !
23.01.2017
23.17
Mine Münire Arslan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder