‘’ Edep’’
bulunduğun her ortamda kendi Kâbenin merkezinde ve sadakatinde kalarak herkes ve her şeyle titreşebilmek. ‘’O’’
olmak. Sadece ‘’Olmak’’; yargılamadan, yorumlamadan, analiz etmeden,
karşılaştırmadan… sadece bulunmak, gözlemci olmak, bir süre sonra gözlemciyi de
unutmak. Boşluk olmak! Boşluk olup alan açmak, alan tutmak Aşk mabedine, Kâbene…
Yok olup en duru,
en saf, en berrak… haline, Aşkın Sırrına erip, Aşka Sırlanıp Rabbine Ayna
Olmak!
Boşluklara akar
her şey, yaşam kendini gösterecek boş sayfaları arar kelâm olup, yazı olup
aksın diye.
Sen Olan Aşk
mabedinde ( Kâbende), Aşkınla, Aşkınlığınla öyle bir titreş ki, sen olan her
şey ve de herkes Semâya( Semâna) teslim olsun.
Herkes kendini
gösterecek ayna arar; bilmek, bilinmek, görmek, görülmek, beğenmek, beğenilmek…için.
Kâinat da her şeyin bilinmek istemesi, Yaradan’ın isteğinin yansımalarıdır.
Nitekim; ‘’ Ben gizli bir hazine idim, bilinmek istedim,
mahlûkatı yarattım’’ ‘’ Mahlûkatı yarattım ki, bana bir ayna olsun ve o aynada
cemâlimi göreyim’’ demiştir.
Sen ayna ol ki
Rabbim en güzel sûretini sende göstersin. Sen bomboş bir levha ol ki Levh-i
Mahfuz senden zuhur etsin!
Edebine ( Gönül
Aynana) Ayan Olsun Yaradan!
12.02.1018
22.40
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder