Ateşe, ateşlere attım kendimi, ne kadar neşterlenmesi gereken
yerlerim varsa, teker teker soktum çıkartım bıçağı kestim kellelerini nefs
başlarımın; sevilmek, beğenilmek, arzulanmak, istenmek, görülmek, övülmek,
yerilmek, küçümsenmek, alay edilmek, incitilmek, rededilmek, hiçe sayılmak… her
ne varsa beklentiye, kurguya, isteğe dair hepsinin başları belirdikçe kelleleri
alındı.
Meğer hiçe
sayılmak hiçleşmenin Azrailiymiş. Tüm nefsani duygu ve düşüncelerin baş
kesicisiymiş Aşk ile. Meydanı Hiç edip Hep’e uyandırmak ‘’Hep’’ eylemekmiş
amaç. Övgünün de yerginin de ötesine geçmek; ikilik nârında yanarak HEP BİRlik
diyarına geçebilmekmiş amaç.
Şimdi bu ağır
neşterlenmenin yoğun bakımında alevler içinde yatmaktayım. Bu alevler ki aynı
zamanda nefs başlarının gitmek bilmeyen çığlıklarıydı.
Nârları Nûr
etmeye talip olduğumdandır yanışlarım. Sığındığım Yaradanımın Nûrudur. O Nûr ki
en karanlık kör kuyulardan çekip çıkarandır. Kör kuyulara sokup ışığı Nûru
buldurandır.
Şükürle olsun!
Hiçlik nârında yanmadan heplik nûruna erilmiyormuş…^^
05.02.2018
22.00
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder