‘’Uzaktan bak’’ dedi bir dost. Yakından bakınca
tıpkı bir aynaya bakar gibi tüm kırışıklıkları, kusur diye adlandırdıklarını
görürsün ama biraz geriden bakınca kendine ‘’ne güzelim’’ dersin.
Hayatta öyle;
şahitliğinde kaldığında her şey şahane. İçine girip dalınca bide kaptırınca
cehennemine hoş geldin. Boşuna dememiş erenler cehenneminin odununu getiren
sensin diye.
Şehadet dünyasına
şahitlik etmeye gelmişken, kainatın ahenginde her şeyi merkezinde bırakmak
varken, tereciye tere satmanın, müslüman mahallesinde salyangoz satmanın ayarı
kaçmış şaşkolozluğunda sallıyoruz kendimizi bir oyana bir bu yana.
Niye hep
seyyahlık, seyir halinde olma, kendini dağlara, çöllere, şehirlere, ülkelere…vb.
atma cezbesine kapılırız?
Çünkü hem gelip geçen oluruz tutmadan tutunmadan,
hatta tutunduklarımızı da bırakmanın hafifliğinde hem de şahitliğin
hayranlığında seyre dalarız ilk gördüğümüz yerlerin güzelliklerine.
Misafirizdir her yere ve bu seyahat-ı seyyarlık
bize her daim misafir olduğumuzu, kapılmadan kaptırmadan şahitliğin
şahaneliğinde kendimizi cennetimize taşımayı hatırlatır.
Seyir halinde
olanı seyretmeye hayatında bir nebze de olsa alan açtığında, Allah dostları
yanında belirir. (Bir köpek, bir kedi yanına oturuverir, bir ikram gelir
oturduğun herhangi bir yerden, gökyüzünde gökkuşağı belirir, bir taş ilişir
gözüne kalpten;)
O zaman
ne zaman daralsan bir adım at kendine ve yürü karşına çıkan bir ‘’can’’ banka
otur. Dalacaksan eğer seyre dal, şahitliğine dal. Hayatın içine dalma girdabına
çeker seni.
04.02.2024
14.28
Not: bugünün seyir fotoları şahitliğin şahitleri.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder