22 Kasım 2024 Cuma

Olana Güven

 


Hayatımızda yaşanan her sürecin bir görünen bir de görünmeyen manaları var. Ve de hepsi olması en hayırlı olan olduğu için oluyorlar. Evet seçimlerimizle gidişatı yönlendiriyoruz ya da yönlendiriyor muyuz gerçekten?

Her nasılsa olan en hayra olan. Tıpkı Hz. Hızır ile Hz. Musa’nın yoldaşlıklarında olduğu gibi. Musa hep görünene göre yargıladı(zanladı). Hızır ise Batını görerek hareket etti.

O yüzden de hayatımızda kendimizi yargıladığımız (zanlar zindanına ittiğimiz) her ne varsa; keşkeler, pişmanlıklar, şöyle yapsaydımlar böyle olurdu lar vb. hepsi Musa’nın yanılsaması gibi düştüğümüz tuzaklar. Oysa içimizdeki Hızır bildiği için öyle yapılmış ve o neticeler alınmıştır. Bizim görüşümüzün ötesinde belki de birçok şeyden korunup kollanmışızdır. Ki öyledir.

Kendi kendimizi yaptıklarımızla yapamadıklarımızla sabote etmeyelim. Kendi yolumuzu tıkamayalım. Akan akmış, olan en hayırlısıyla olmuştur.

Şükürler olsun. Hamd olsun…

18.06.2024  01.40 




 

7 Kasım 2024 Perşembe

Hatırla

 

  Sevgi ve merhametin Aşkı için gelmişiz bu dünyaya. Bunu hatırlamak ve birbirimize hatırlatmak için. Tıpkı o film isminde olduğu gibi ‘’unutursam fısılda’’.

  Yan yana, üst üste yaşamlar kuruyoruz ama birbirimize hiç dokunmadığımız, o yüce selamın tebessümünü esirgediğimiz yaşamlar. En büyük zenginliğin içinde kurduğumuz fakir yaşamlar. Sonrada dertleniyoruz bunları birbirimize. Oysa ki hatırlayan hatırlatsa içindeki sonsuz sevgi ve merhametin Aşk okyanusunu. Fısıldasa ne kadar da zengin bir hazineye sahip olduğunu. Asıl fakirliğin bunu unutmuş ve de paylaşamıyor oluşlarımız olduğunu.

    Sen çok zenginsin be kardeşim uyan. İçindeki zenginlikle yaşa ve yaşat. Sultanın kim olduğunu hatırlaman yeterli. Bunu hatırlayınca saltanatın belirmeye başlayacak.

    Sen sonsuz sevgi ve merhametin Aşk okyanususun. Bu en yüce güç, bu içindeki iman.

     Hiçbir şey için ‘’yapamam’’ ‘’edemem’’ deme. İçindeki bu yüce  güce duyduğun İman’nın her şeyi mümkün kılar. Eminim ki hayatının belli dönemlerin de bunun az ya da çok kanıtlarına şahit oldun. Tek yapman gereken bu azları çok yapmak ve hayatına yayıp giydirmek. Sen bu sevgi ve merhametin gücü ve imanıyla her şeyi yapabilirsin.

  Sen halifesin hatırla!

 

12.08.2024  19.55



 

26 Ekim 2024 Cumartesi

Bir anadan iki kez doğar insan

 



 Bir anadan iki kez doğar insan. Biri bu dünyaya gelebilmek için içine girdiğimiz plasentadan çıkıp ve bağlandığımız kordon bağını keserek. Diğeri yaşarken annemizle kurduğumuz gözle görünmeyen yaşam bağının(kordonunun) onun ölümüyle birlikte kesilmesiyle.

 ‘’O’’ başka bir yaşama doğarken aslında ‘’olduğu’’ için, olma vaktinin geldiği için bu dünya bedenine ölmekte, sonsuzluk yaşamına doğmaktadır. Tıpkı bizim plasentadan çıkışımız gibi. Anne de bu dünya beden plasentasından çıkıp, sonsuz, latif, zarif varlığına, özüne kavuşmaktadır. 

Biz ise yaşam bağının kesilmesiyle(içeriye dönük daha güçlü bir bağ ile), ikinci bir doğumda kendimizi kendimizden oldurmaya doğru evrilmekteyizdir.

 Sonsuz bir döngü hem içte hem dışta dönmektedir. Döne döne evrilen insan, değirmen misali özüne doğru evrilmektedir. Değirmende öğütülürken, öğrenmekte, derslerini almakta, işe yaramayan posalarını da yine gübre diye toprağa vermektedir. Sonuçta her haliyle faydalıdır, gereklidir, önemlidir, özeldir vb.

15.05.2024  21.18 

16 Ekim 2024 Çarşamba

Davam benim ‘’Devam’’dır

 


 

 


Bu Dava ‘’Ben’’imdir.

Ata yadigarını, mirasını, meşalesini, ocağını ‘’devam’’ ettirmek, parlatmak, ışıldatmak, tüttürmek Vefam’dır. Varlığımı Emin kökünde, gücünde, ilahiliğinde sürdürmektir.

Yücelerin ‘’derdim bana derman’’ dediği gibi, Davam da bana Devadır.

Onlardan gelen maddi manevi hazinelerin kıymetinde, kıymetliliğin de, yüce varlığımın da değerini bilip, bilinmek istenene şahit olmak, Şehadet etmek, bu hayatta ki en büyük kutluluk, kutsiyettir.

Sorumluluğunu bilip sahip çıkmaktır. ‘’Davayı Almaktır’’. Bu özdeğerinin kıymetini bilmektir.

03.07. 2024   16.32

Not: Mihriban ablamla muhabbetimizin gülleridir bunlar. Onun verdiği ilhamla, cesaretle, güvenle yazılanlar. Vefalı ruh kardeşim, hatırlatıcım.




 

20 Eylül 2024 Cuma

Dönüm noktan

 


Kendi halin içinde bir dönüşüm yaşıyorsun sadece. Varılacak bir yer yok, bir hedef yok. Yer de sen hedef de sen. Sen yeter ki sana verilen kadere, sana sunulan rutin diye gördüğün, her gün aynı şeyleri yapmak diye görüp yaşadığın her ne varsa ondan kaçınma, orası senin dönüm noktan. Kendine dönüm kendine varış noktan. Sabırla, sebatla, sevgiyle, teslimiyet ve kabulle içinde kaldığında tıpkı bir değirmen gibi kendini öğütüp yine kendi hakikatine varıyorsun. Kendi buğdayından kendi ununu yapıp, ekmeğine kavuşuyorsun. Kim bilir Somuncu Babanın hikmeti de budur.

 Her gün aynı işi yaptığı halde yılmadan, usanmadan, severek, neşeyle, keyifle, teslimiyetle işlerini yapan nice insanların da akıbeti budur. Kendi mutluluk sırlarına varmak, kendi kaderlerinin üzerine çıkıp Kamil olabilmek.

 Bu teslimiyet ve kabul hali diğer her şeyi dışarda bırakıyor; bunlar beklentiler, kıyaslar, mevcut durumdan uzaklaştıracak her türlü caydırıcı, kafa karıştırıcı uyaranlar. Onlara kulak verdiğinde yaptığın şey her ne olursa olsun seni cehennem girdabına sokup, kör kuyularda Yusuf eyliyor. Aslında suçlanacak bir kardeş, kıskanılacak bir Yusuf, sevdiklerinden mahrum olan bir Yusuf yok. Onların hepsi sen, kendini kuyuya, zindana atan, oradan çıkarıp saraya vezir eden de sen. Sen yeter ki kendini ayrı görme. Ve her ne yapıyor olursan ol ya da ne yapmaya mecbur hissediyor olursan ol, onu bir mecburiyet, zorunluluk, bir gocunma meselesi olarak değil, tam tersine sana sunulmuş bir nimet gibi görüp yaşadığında en büyük simya gerçekleşmiş, sır çözülmüş oluyor. Sen kaderini aşıp, kendini aşıp kendine varmış, mutluluğun, huzurun, zamansız ve mekânsız diyarına varmış oluyorsun.

Hoş geldin sefalar getirdin…

25.05.2024  05.32



Seni mevcut durumundan, şikayete doğru çeken, memnuniyetsizliğe doğru çeken her türlü cezbedici heva, heves içerikli, yarış, kıyas, beklenti, hayal içerikli..vb. her ne varsa bil ki hepsi seni kaçırmaya çalışan kardeşlerin (Yusuf’un Kardeşleri). Bil ki onlar seni kuyuna, zindanına itecekler.

  Bu hiçbir şey yapmayıp olana olduğu gibi öylece bakmak, boş bir tembellik teslimiyeti değil. Tam tersine olanı öyle güzel yapmak, elinden her ne geliyorsa mevcut durumu güzel yapmak, güzel bakmak, güzelliği çoğaltmak, işini en güzel haliyle yapıp parlatabilmek işin sırrı.

En basit bir şey olsa dahi bu özende, bu edepte, bu gayret de yaşayabilmek.

 Kaf dağını aşmak; kafadaki tüm engellerden, çengellerden arınıp zirveye özgürlük, barış, huzur bayrağını dikmek gibi BİR şey.

25.05.2024  05.44

   Son anda öğrenmek böyle bir şey benimki de öyle oldu. Anacım gittikten sonra anlayabildim.  Rolünü bitirince anladım. Filim bitince anladım. Son çıkışta anladım.

25.05.2024  05.48



Hangi taşın altına elinizi koymaktan çekiniyorsanız, bilin ki  o taş kaderinizi yerinden oynatıp değiştirecek dominonun birinci taşı. Ve her şey yerli yerine oturup, bütün taşlar yerini bulacak.

Sen yeter ki o taş gibi gördüğün şeyin, durumun altına sevgiyle, öz veriyle, kabulle, merhametin geniş yüreğiyle elini koy, bak nasıl dönüşüyor her şey, sen olan her şey.

Her şey sana varıyor sen oluyor.

25.05.2024  05.55

 

16 Eylül 2024 Pazartesi

Fıtrat

 


 ‘’Fitnat’’ annem beni isminin derinliklerine, hakikatine açtı.

 ‘’Fıtrat’’ kişiye özel bir şey değil. Adem olan hepimize özel olan; yaşama hazır olma halimiz. Yaşamın hakikatine erme halimiz. Yaşamdan keyif alma, kıymet bilme, öze erme halimiz…

    ‘’Fıtratına göre’’ derlerken tam da bunu kast ediyorlarmış. Sen hangi haldeysen yaşamı da o halden algılar ve yaşarsın.

 Yaşamla kurduğun bağdır, hakikatindir ‘’Fıtrat’’.

Yaşamı tam kapasite, potansiyelinin açığa çıkmış haliyle yaşamandır ‘’Fıtrat’’. İnsan olan bu varlığını gerçekliğiyle(hakikatiyle) yaşamandır ‘’Fıtrat’’.

31.05.2024   00.34

  Tıpkı bir puzzle gibi hayat şaheserini ortaya çıkaran her bir parçanın(her bir hücrenin) kıymetini bilip, hakkıyla, hakkını vererek yaşayabilme, bunu açığa çıkartabilmekmiş ‘’Fıtrat’’.

Tüm bu parçaların toplamının da ötesi bir şeydir hayatının bütünü ve de Anlamı.

Bu senin açığa çıkmış(yaşanmış) Fıtratındır.

   Yaşam tek bir hedef, tek bir ideal, bir hayal, varılacak bir yer, kavuşulacak bir istek(dua) vb. değil(bir yeteneğin, bir özelliğin, bir tutkun vb. değil). Tüm bunlara kavuşurken her şeyle, herkesle yaşadığın dolu dolu AN’ların tamamı, bütünü ‘’Fıtrat’’ın.

Yaşamının Tamamı Yaşam, Tamamı Fıtrat’ın, Hakikatin.

31.05.2024   00.59

Fitnat Annem Fıtratını doldurdu ve bu dünyadan gitti.

Vakit Tamam Olunca Fıtratına eriyorsun(ister ölü ister diri).

31.05.2024   01.20

Hayaller, hedefler, beklentiler, umutlar, istekler…vb. hayatı ıskalamana sebep olabilirler. O yüzden çoğu zaman bunları elde ettiğin, kavuştuğun zaman manasız bir boşluk içine düşersin, ‘’bu muydu?’’ diye.

 Tüm süreci kaçırmışsındır o yüzdendir düştüğün boşluk. Sürecin kendisiyle birlikte yaşanan dolu dolu her AN dır seni hedefe ulaştıran. Tüm bunların farkındalığındaki doyum Anlarında yatar Anlam. İşte o zaman Hayata Hazırsındır, Hızırsındır, Huzursundur, Fıtratsındır.

31.05.2024  01.30

Sonuç değil süreçtir asıl olan.

 Sonucu düşünmek her şeye ve herkese geç kalmaktır.

31.05.2024  01.31

 


3 Eylül 2024 Salı

Annem

 


 

  Sen bu dünya bedenini bırakıp, hakikatine kavuşalı, 4 ay oldu. Orda kim bilir hangi mili sn’ye desin?

  Sensizliğe değil, sensiz yeni bir yaşama alışmaya çalışıyorum. Özlem büyüyor, her yerde anılar, yaşanmışlıklar yüzümü gülümsetirken, burnumu sızlatıp, gözlerime yaşları dolduruyor.

    Seni kelimelere sığdırmak, yüce bir ruhu bir bedene sığdırmak gibi.

 Vefasını son nefesine kadar göstermiş ve yaşatmış olan ruh kardeşim.

 ‘’Kendi gibi’’ ‘’kendi olarak’’ yaşamanın yaşamsal önemini, değerliliğini, özüne olan sadakatini her şeye ve herkese rağmen koruyup kollayıp, onurlu duruşuyla hep sergiledi.

    Yaşanan onca şeylere rağmen hiç kimseye kırılıp, kinlenmedi. Hep Birliğimizden , Beraberliğimizden yana oldu. Sevgi ve merhamet oldu.

   Yaşam mücadelesi içinde en zorlu rolleri, bazen sevilmemeyi bile göze alarak, özüne duyduğu yüce sevginin vefasıyla yaşadı ve yaşattı.

   Herkese hakkını, adalet terazisinde, aklını ve gönlünü BİR eden bilgeliğin asil duruşuyla dağıttı.

    Sevgisinde samimiyetsizliğe hiç ama hiç yer vermeyen, ölçülü, derin, yerinde ve zamanında sevdi. Kendi gibi sevdi. Gerçek bağın kalpten kalbe, özden öze olduğunu hep bilirdi.

O  en hakikatinden, en safından, en masumundan, en şefkatlisinden, kocaman bir ANAydı ‘’ANA’’

    Yaşamda da Ölümde de elimi hep tuttu.

   Yaşamı da ölümü de en sade, en samimi, en doğal haliyle yaşadı ve yaşattı.

   Yaşamın ve ölümün BİR olan yüzünü gösterdi. Doğumun ölmek, ölmenin doğmak olduğunu, hep olmada, oluşmada, dönüşmede, dönmede olduğumuzu hal diliyle anlattı, yaşattı.

   Hiçbir şeye ihtiyacımız olmadığını, hep ‘’Allah bize yeter’’ ‘’Benim Allah’ım var’’ sözleriyle bize işledi.

    Elleri ellerimde, gözleri gözlerimde İhlas ile geçti gitti bu dünyadan.

Şükürler Hamdüsenalar olsun. İyi ki benim annem oldu, ondan sonsuz Razı lığımla, yüce ruhunun önünde sevgim ve saygımla eğiliyorum.

Ruhu Şad Olsun!

Mekanı Cennet!





 

27 Şubat 2024 Salı

İçindeki simyacı kim aslında?


 

 

  Güçlü ve cesur ruhlar en zor, en sevilmeyen, en itici kaçındığımız rolleri üstlenirler. Tıpkı içimizdeki ve de yansıttığımız dışımızdaki şeytan gibi. Taşın altına elini koyanlardır onlar. Bize ayna olurlar nelerden sakınıp tuzaklara düşmeyelim diye. Sevmediğimiz yanlarımızı aynalarlar ki düzeltebilelim diye.

    İnsanlara güvenmeyen bu insanlar bize güveni, güvenmeyi öğretirler. Kuşkuyla, şüpheyle, endişeyle, korkuyla yaklaşan ve yaşayan bu insanlar teslimiyeti, kabulü, inanmayı, hayatın akışıyla güvenle ilerleyebilmeyi yansıtırlar ters açı yapan aynalarında. Onların  bu zıtlıkları dönüşüm içindir, dönüştürebilmek içindir öz doğamıza, özgünlüğümüze doğru. Bir nevi simyacıdırlar.

    Zor oluşları, zorluk yaratışları, kolaylığa, kolaylaştırıcılığa doğru bir itim kuvveti yaratır ve bizi kolay yöne çekerler aslında.

    Büründükleri bu zorlu rollerinden dolayı, hayatımdaki bu simyacı yakınlarıma hizmetlerinden ötürü Şükran duyup, sevgi ve saygımla onurlandırıyorum. Hizmetleri tüm melekelerle hissedilmiştir.

 

26.02.2024  16.39

 

 

(Devam yazısı)

   Aslına baktığımızda bu zor insanlar, zorlu insanlar diye gördüklerimizde içimizdeki, ademe secde etmeyen şeytandan başkası değildir. İçimizdeki gizlenmiş direnişçi, bölücü, karşısındakini ayrı gören Tanrıyı ayrı gören sözde inanandır. Gizli şirktir yaşanan ve yaşatılan.

    As olan iman her şeyi BİR görüp yaşayan ve yaşatandır. Kula kulluk değil, Yaratandan ötürü sevmektir, güvenmektir, teslim olmaktır, secde edebilmektir her şeye ve herkese.

   Dışarda ve de dolayısıyla içinde gördüğün bu hoşnutsuzluklarda yönünü güzele çevir, güzel yanlarını, güzelliklerini gör ve orayı besle büyüt.

 Güzel bak güzel gör güzelliklerle gör vesselam.

Seçim senin ya güzellikleri görür, güvenle, şükürle besler, beslenirsin ya da çirkinliklerin eleştiren şüpheci şikayetlerinde kendini de etrafını da yer bitirirsin.

 

27.02.2024  17.02

 

 Dünya aileme alemime güvenmeyi inanmayı seçiyorum.

 

*Göğsünü açmaz isen sevgiye, güvene, özsel birlikteliğe, göğsün hastalıkları görünür olur.

17.20

  

 

 

 

 

 

22 Şubat 2024 Perşembe

Hamuş


 


Sus ki duyup dinleyesin

Sus ki okuyup anlayasın

Sus ki bakıp göresin

Sus ki koklayıp hatırlayasın hakikati

Sus ki tadıp keyf-i keşf eyleyesin

Sus ki hakikatin Hakikaten konuşsun, duyulsun, idrak eylensin…

 

21.02.2024  15.18

 

 

Okuyabilmek için de dinleyebilmek için de yazabilmek için de önce susmak gerek içre içre…^^

 

Not: Samut Babaya selam olsun…

Samut Baba türbesinin mesire yerinde ki tek olan selvi ağacıyla çam ağacının, Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla kutsal kavuşumlarının şahitliğinde Samut olabilmek…^^

 

15 Şubat 2024 Perşembe

Anahtar ‘’Biz’’

 



  ‘’Biz’’ hissedip yaşayınca her şeyi çözüp giriyorsun içeri. Önce kendi içine girebildiğin için kendin olan her şeye de giriş yapabiliyorsun böylelikle.

      Kendi Hak varlığının Hakikatini, Hak ettiğini ve Hakkın olduğunu idrak ettiğinde, sözünde özünde BİR oluyor. Eğilip bükülmüyorsun gereksizce, tevazun zannettiğin durumlar, insanlar, olaylar vb. karşısında. Ya da Hak etmemenin ezik güvensizliğinde ezmiyor, ezdirmiyorsun kendini.

  Söylediğin sözün, yaptığın davranışın arkasında duruyorsun dimdik ‘’Elif’’ gibi. Çünkü kim ve ne olduğunu bilmenin Özgüveni seni her daim destekliyor. Böyle olduğunda ‘’Biz’’ anahtarı çalışmaya başlıyor. Kilidi kendinde açınca yaptığın eylemler, söylediğin sözler vb. kendin olan her şey ve herkes de kabul görüp ‘’Biz’’ oluyor. Kabulü önce kendine ver ki açılsın gizli hazine anahtarı.

Not: anahtar ‘’sen’’ sandığın kapının üstünde.

15.02.2024   01.02

   

  ‘’Biz’’ olmak zamansız mekansızlıkta Tanış olmak tanışık olmak hali, birliği, beraberliği biliş hali. Böylesi tanıdık olunca her şey bir çiçek gibi samimiyetle açılıveriyor. O zaman biliyorsun her ne yaparsan yap her ne söylersen söyle her halinle her daim kabul göreceğini. [Böylelikle ezilip büzülmüyorsun kendine ‘’acaba karşı tarafın canını mı sıkıyorum hep aynı sorunlarımla dönüp dururken ve defalarca aynı şeyleri anlatırken?’’ diye, ‘’rahatsız etmiyorsam gelebilir miyim? Girebilir miyim? Arayabilir miyim?’’ vb. Böylesi içsel eziyetler ve kendini değersizleştirmeler yerini öz kabule, onurlandırmaya, desteklenmeye bırakıyor.]

Bu kendinin ‘’Biz’’ hali, sevgisiyle, hoş görüsüyle her şeyi eritip göğsünü genişletiyor.

15.02.2024      

 

 

 

4 Şubat 2024 Pazar

‘San’dık


 


 

Sanılarımla dolu sandığım.

Sandığım ne var ne yoksa hepsi sandığımda.

‘’böyle sanıyorsun’’ o yüzden de ‘’öyle yaşıyorsun’’. Sanmadığını zannettiklerinde de yine ‘’sanı’’yorsun aslında.

Gerçek sanıyorsun içindeyken, yapamam sanıyorsun, yaparım sanıyorsun…vb.

İçindeyken her şeyin ‘’bu bir sanı’’ deyip, dışına çıkabilsen şahitlik merkezine. İşte o zaman hakikat adımları atacaksın kendine.

Sanıların içinde attığın her adımda bir labirent gibi sanı duvarlarıyla karşılaşacaksın. Oysa minik bir farkındalık dokunuşuyla ‘’bu bir sanı’’ deyip yıkabilirsin tüm sanı duvarlarını.

Sanılarımızın içindeki dünyada bir sandığa kapatmışız kendimizi, kilit de biz anahtar da.

Sanılarından sıyrılıp sırrına erersen eğer, sonsuz bir ummanda kapağı açılmış yüzen bir sanduka gibi görürsün kendini.

 

02.02.2024   00.25

 

Şahitliğin şahitleri





 


 

‘’Uzaktan bak’’ dedi bir dost. Yakından bakınca tıpkı bir aynaya bakar gibi tüm kırışıklıkları, kusur diye adlandırdıklarını görürsün ama biraz geriden bakınca kendine ‘’ne güzelim’’ dersin.

   Hayatta öyle; şahitliğinde kaldığında her şey şahane. İçine girip dalınca bide kaptırınca cehennemine hoş geldin. Boşuna dememiş erenler cehenneminin odununu getiren sensin diye.

   Şehadet dünyasına şahitlik etmeye gelmişken, kainatın ahenginde her şeyi merkezinde bırakmak varken, tereciye tere satmanın, müslüman mahallesinde salyangoz satmanın ayarı kaçmış şaşkolozluğunda sallıyoruz kendimizi bir oyana bir bu yana.

   Niye hep seyyahlık, seyir halinde olma, kendini dağlara, çöllere, şehirlere, ülkelere…vb. atma cezbesine kapılırız?

Çünkü hem gelip geçen oluruz tutmadan tutunmadan, hatta tutunduklarımızı da bırakmanın hafifliğinde hem de şahitliğin hayranlığında seyre dalarız ilk gördüğümüz yerlerin güzelliklerine.

Misafirizdir her yere ve bu seyahat-ı seyyarlık bize her daim misafir olduğumuzu, kapılmadan kaptırmadan şahitliğin şahaneliğinde kendimizi cennetimize taşımayı hatırlatır.

  Seyir halinde olanı seyretmeye hayatında bir nebze de olsa alan açtığında, Allah dostları yanında belirir. (Bir köpek, bir kedi yanına oturuverir, bir ikram gelir oturduğun herhangi bir yerden, gökyüzünde gökkuşağı belirir, bir taş ilişir gözüne kalpten;)

   O zaman ne zaman daralsan bir adım at kendine ve yürü karşına çıkan bir ‘’can’’ banka otur. Dalacaksan eğer seyre dal, şahitliğine dal. Hayatın içine dalma girdabına çeker seni.

 

04.02.2024  14.28

 

Not: bugünün seyir fotoları şahitliğin şahitleri.

 

 

 

14 Ocak 2024 Pazar

Keşif


 


 

En büyük keşif kişinin kendini keşfetmesi. Ruhunun haritasını çıkartıp onun izinden gidebilmesi. Hayatın en büyük macerası bu.

  Vücut ikliminin sultanı sensin, nerde ve nasıl esersen öyle yaşarsın hayatını.

Keşfet yaşamının varlığının hakikatini, keyfet sana sunulmuş olan bu hayatı.

   Niye her zerre döner?

 Kainattaki her şey dönmede dönüşmede. Her şey kendi ekseninde dönerken birbirinin de etrafında dönmede tıpkı ''Sema'' gibi. Kendi ekseninde neden ‘’tur’’ atar insan? Kendine döner, içine döner, içindeki evrene döner, keşfeder keyfeder. Kendi nur varlığına döne döne kavuşur.

   ‘’ Ne ararsan kenedinde ara Mekke’de, Kudüs’te  Hac’ da değil.’’ Demiş nice pirler, alimler, bilgeler… bul demiş kendini, hakikatini. İçine attığın turlarla keşfedersin kendini. Hz Musa’nın Tur dağına, Hz Muhammed'in Nur dağına çıkması gibi. Tur da sensin, Nur da, turu atan da, tur rehberi de… hepsi sen.

Senden sana bir seyrü sefa alemi vesselam…

 

11.01.2023   00.35

12 Ocak 2024 Cuma

Tünelin sonunda ki ışık


 


 

Sadece ölürken değil, doğarken de gördüğün aynı ışık. Bir rahimden doğuyor rahmet olup ölüyoruz. Aslında hep doğuyor hep ölüyoruz. Anne karnında, toprağın altında, bir mağaranın içinde geçirilen süreçlerle olgunlaşıp ışığımıza(nurumuza) doğru baş gösteriyoruz; bir bebek gibi, bir fidan gibi, bir peygamber gibi.

      Aslında ne doğuyoruz ne de ölüyoruz sadece form değiştiriyoruz. Yaşarken nasıl ki aynı beden içinde değişik formlara bürünüyorsak, bebeklikten yaşlılık ve ölüm eşiğinden geçtikten sonrada tekrar ayrışıp melekelerimize, başka başka hallerde hep var oluyoruz. Var oluş daim. Oluş daim, varlığımız daim. Devir Daim…

    Her nefesle ölüp her nefesle doğuyoruz. Her akşam ölüp her sabah doğuyoruz hep ışığa(nura) doğru.

     Karanlık, ölüm, rahim olmadan, ışık, doğum, rahman olmaz. İkisi BİR ve ikisi Varoluş. Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla…

 

10.01.2024  23.55

 

 

Oluşuyoruz her Daim, dönüşüyoruz her Daim, Bir Devir Daim süreci…

   Bu dünyaya doğup, öldüğümüzü sandığımız sadece bir dönüşüm, başka bir hakikate doğuyoruz yeniden ölmek dediğimiz değişimimizi yaşayarak. Ne doğum bir başlangıç ne de ölüm bir son. İki nokta arasındaki çizgi misali yaşıyoruz bu dünyayı ama noktalar sonsuz daim. Aslında sonsuz noktalar arasında geçiş yaparken hep duruyoruz. Durmadan bulunmadan geçiş yapmak olası dışı. Geçerken her bir noktadan bulunuyoruz da aslında, bulunurken de duruyoruz. Belki de hep duruyoruz bulunurken kim bilir? Hakikati Bir tek Allah Bilir.

 

Not: yanlış hatırlamıyorsam filozof Zenon’unda böyle bir fikri vardı, aslında hareket yok diye.

 

11.01 2024  00.17