30 Mayıs 2017 Salı

NEFES

Gece yarısı notlarından; NEFES


Nefesin bir bahar dalı gibi koksun. Nefesinle açıl, nefesinle aç tüm kapalı olan pencerelerini, kapılarını, tüm bedenin, zihnin havalansın, miss koksun.
    Kendi içine kapandıkça, kibre ve bencilliğe…vb kapandıkça, kokmadasın, kokuşmadasın.
     Doğada, evrende her şey açılmada, bir gül goncası güle açmada, bir tohum ağaca açmada, bir bebek insana açmada…^^ her şey açılırken sen ne diye kapanmadasın kendi kokuşmuşluğuna. Nefesinle aç her şeyini. Sevgi olduğun gerçeğini aç tüm evrene…^^
     Aynı gerçeği soluyorken, aynı ruhu soluyorken, nasıl da aldanıyoruz farklı olduğumuz illüzyonuna. Nefesimiz, nefeslerimizken nasıl da ayrı düşüyoruz. Oysa ki aynı nefesi soludukça var oluyoruz. Aksi halde ölüyoruz kendimize ve de her şeye.
25.05.2017
01.24


İLLÜZYON ELMASI



Rahat ol, evrendeki diğer canlılar

gibi, özünün açığa çıkmasına ve seni huzura gark etmesine izin ver. Enginliğinin, sonsuz lütuflarının akmasına seni pûrü pak yapmasına izin ver.
Kendinle ilişkide ol, gerçek varlığın ortaya çıksın. Öz varlığına sahip çık, onu onurlandır. Onunla ol, ‘’O’’ ol. Bölünme, parçalanma yaratma. BİR ve BÜTÜN olan varlığını her AN kutla, kutsa, şükranla yaşa…^^ Varlığının eşsizliğinin, BİRicikliğinin EMİNliğin de, lütufları şükürle kutla. Her şeyin zaten SEN olduğunun idrakın da, halinde her şey zaten SENİN.
Varlığın, sonsuz bilincin bilme gücüne sahip. Asla hislerin olan bu bilme kaynağına şüphe sokma, bu varlığına ihanettir, şirktir, inançsızlıktır… İnancının, imanının göstergesi olan varlığının gücünden nasıl şüphe duyabilirsin ki?
Gerçeğinin ne olduğunun EMİNliğin de, rahat ol, eylemsiz ol, sade, doğal ol; diğer canlılar gibi, özünle yaşa. Bir gül goncası açmak için çabalamaz, bir kuş ötmek için uğraşmaz…^^ Rüzgar gibi es, yağmur gibi yağ, su gibi ak,..^^ Her AN’nın doyumsuz keyfinde kal!
Ne diye yorarsın kendini, çabalarsın, zorlarsın, şekillendirmeye çalışırsın, yapışırsın, tutunursun,… Zaten her şey emrine amade iken, zaten her şey önüne seriliyorken. Yarattığın acizlik, değersizlik, korku…büyüsünde debelenip cehennemimde yaşarsın, tüm tükenmişliklerinle, aynı yere varan tekrarlarınla.
Bölme kendini zaten BİRsin. Bölünme zannı Ademin elmayı ısırması; düştüğü bilinç bulanıklığıyla cehennemini yaratması. Oysa bu bir illüzyon. İkilik yok, şaşılık yok, gördüğün de , baktığın da BİR. Bilinç Öz bilinçtir, bu illüzyonu fark et. Elmayı ısırmış olabilirsin fakat sende öyle güçlü , öyle sonsuz bir bilinç kaynağı var ki, o kaynakla ayrılmadığını, bölünmediğini fark edebilecek kapasitedesin. Beden deneyiminin amacı , sebebi budur. Aslında hiç bölünmedin, hep kaynakla ve cennettesin. Yanılsama, varlığının ne olduğunu unutmandan, ayrıldığını sanmandan, görememenden, kendini bölerek cehennemde olduğunu sanmandan. (illüzyon Elmasını yemenden)
İzin ver zaten sen olan varlığım sana gerçeği anlatsın,yol göstersin. Bilincinin gücüne sahip çıkarak, onu kucaklayarak, kutlayıp, kutsayarak, şükürle, farkındalığın aydınlığında yaşa. Fark et! Gerçeğini Gör! Hep onunla olduğunu, ‘’aklımda’’ diyerek, ‘’Lades’’ oyununun kazananı ol! Oyunu ‘’ İllüzyon Elması’’nı ısırarak başlatmış olabilirsin. Fakat BİR olduğunun, sonsuz kaynak olduğunun farkındalığında ‘’aklımda’’ seçimini yapabilecek güçle yaratıldın. Sen sonsuz bilinç kaynağısın, bu kaynak senden akıyor. Senin kapasiten bu illüzyonu görebilecek, şaşılığı fark edebilecek engin bir görüye sahip. Bu gücü gör! Hakkını ver! BİRliğini kucakla, kutla, kutsa…^^ Aşk olan varlığınla yaşa. Asla şüphe kırıntısı bile duyma! Asıl ihanet, asıl cehennem odur. Şüphe tohumları cehennemin mozaik taşlarıdır.

01.04.2017
23.34


M.Münire Arslan

IŞIK



     Yıllardır özlemini çekip, isteğini duyduğum, hayalini kurduğum “gerçek aşk”ın, hayatımı adadığım, yaşamak için arzu duyduğum “gerçek aşk” ın, ben ve benimle olduğunu bilmek, inanmak, idrakine ve haline varmak, ne kutlu ne mutlu bir an. Yy.lardır tüm düşünürler, alimler,veliler, tüm büyükler( büyüklükleri “gerçeği” bulmuş olmalarından;)) söylese de, kulakların duymaması, gözlerin görmemesi, tenin hissetmemesi, burnun aslında koklamaması, dilin tatsa da tatmaması, ne büyük bir gaflet, ne büyük bir uyuşukluk, uyur gezerlik hali insan oğlunun.
   Aşk olduğumuz gerçeğimize, şüphe ve inançsızlık ne büyük bir zaman kaybı!
Dışarda aradığım “gerçek aşk”ın kendim olduğunu bilmek. Yine kedinin kendi kuyruğunu yakalaması arzusundan başka nedir ki? Bu gerçekle bir kez daha yüzleşmek.
İçimde ki gerçek dışımdaki ‘nin yaratımıdır!
       Özgürlük ne ola ki? nasıl verile ki? hem kendimi hem bir başkasını nasıl özgür kılabilirim ki?...ki?...ki? vb. bir sürü soru kafamda gezinirken, yine aynı paradoksa düşmüşüm meğer;)
“Yalnızca sen gerçeği bildiğin zaman gerçek seni özgür kılar” Eıleen Caddy.
Ben gerçeği bilip yaşadığımda , o ben de aktığında , ben özgürüm demektir. O zaman özgürlüğün ne demek olduğunu bilirim. Bildiğim  bir şeyde benden her yere akar...^^
Özgür olamak ne olduğum gerçeğinin idrakına varıp, bunu “hal”  haline getirmektir.
Özgür olamak ne olduğum gerçeğine uyanmaktır!
Özgürlük dışarda bir yerde değil, içerde bir yerde verdiğimiz kararlarımızdır. Dıştakileri bazen seçemiyoruz, elimizden birşey gelmiyor diyoruz ve kendimizi kısıtlanmış hissediyoruz ve bu durumlarda özgür değiliz diyoruz. Oysa ki bu da iç gerçeğimizin kodunu çözmekle ilgili; Bu gerçek sevgi,aşk,şefkat, zerafet, iyilik, umut,inanç, ilham,huzur, sakinlik...olduğumuzdur. Ve tüm bunlarla dolu olamaya özgürüz. Ve tüm bu gerçekliğimizi inkar edip; üzgün,kötü,korku dolu,endişeli, kurban, tedirgin, teleşlı, huzursuz, rahatsız...vb tüm bunlarla dolu olmayı seçebiliriz. İşte tam bu noktada içimizdeki vede dışımızdaki gerçeğimiz bize seçim yapma özgürlüğünü verir. Seçim bize ait. Ve ne olacağımızı seçerek, deneyimlerimizi de yaratmaya başlarız. Deneyimlerimizi yarattıktan sonra da , yaşarken suçu yine dışarda ararız. Ne büyük bir paradoks.
 Kendi esaretimize köle olmuşuz!
İçinde bulunduğumuz anda, hangi hal içinde olduğumuzun seçimini yapıp yaşamak özgürlüğümüzdür!
Seçtiklerimiz etrafımıza yaydıklarımızdır !
Ne yayını yaparsak,onu işitir, onu görür, ona dokunur, onu koklar,onu tadadırız.
Yayın istasyonu da , yol navigasyonu da biziz!
     Kendi içimdeki Tanrısallığım ; krallığım& kraliçeliğim, birliğim& bütünlüğüm, tamlığım & tamamlığım halim kutsal mabedimdir. O ışık saçar , yol gösterir !
23.01.2017
23.17
Mine Münire Arslan           




Gerçek, Basit,Sade ve OLağandır.




Hep bir kurtarıcı,hep bir çözüm bekleriz bizden dışarda , ötede olan bir sihirli değnek. Oysaki çözüm öyle basit, öyle saf, öyle içten ki seni bekliyor görmen için. Kendi gerçeğine uyanman için. Kendi içindeki iyi ve kötünün dış dünyada ki yansımalarını görmen için.
" Neye enerjini yönlendirirsen onu büyütürsün" cümlesini hepimiz biliyoruz artık. Fakat bunu bile dışarda uyguluyoruz. İçimizdeki ışığı parlatırsak ancak karanlık yok olabilir. Karanlığın varlığı, ışığın yokluğundandır. Işık var olursa ancak o yok olabilir. Karanlığını kucakladığında ışığın BİRliği kalır. O yüzden içimizdeki caniyle, içinimizdeki kötüyle.... yüzleşmedikçe, farkındalığın uyanıklığıyla bakmadıkça, çözümü de, suçlamaları da hep dışarda bir yerlerde arayıp duracağız.
Kendi içimizde var olan "ötekileştirme" yi farketmeyip uyanmadıkça( yansıması olan) dışımızda yarattığımız "ötekileşme" yle savaşıp duracağız. Kendi kuyruğunu yakalamaya çalışan kedi misali .
Dün gece ki söyleşi esnasında bu gerçeği birkez daha farkedip, altını çizmeme vesile olan Levent Üzümcü ye sonsuz teşekkürler.


M.Münire ARSLAN

17.01.2017
23.00



               






KANATLAR



Neden kutsal varlıkları kanatlı düşleriz?
Çünkü onlar her yerde olabilmek için uçarlar diyebiliriz. Uçmak bizim için özgürlüğü temsil eder de diyebiliriz...
Peki biz insanoğlu kutsal değilmiyiz?
Gökyüzünün sonsuz boşluğunda uçmak özgürlüktür...^^Sınırsızlıkdır...^^Sonsuzluktur...^^ AŞK’dır...^^
Aşk Kanatlandırır! :) Aşk Yükseltir! Yüceltir!...
Aşk Özgürlüktür! (kendi varlığında olduğundan ,bir başkasına da sunan)
Tek başına olabilen kanatlarıyla uçabilir her yöne , kendindeki Aşk Pırıltılarını saçar her bir yere...^^ Kendi gibi uçan bir diğer Aşk varlığıyla neşe, çoşku, kutlama,kutsama... saçarlar yan yana gelip uçtuklarında...^^
Açın Kanatlarınızı, hepimiz AŞK’ ız...^^
Hepimiz Yaradanın Kutsallarıyız...^^
Hepimizin Kanatları Var!...^^Özgürlükle Uçabilmek için...^^
Uyanın Gerçeğimize!....^^
15.01.2017
22.23
M. Münire Arslan 


AŞK…^^



Şimdiye kadar hayatıma niye bir erkeği istikrarlı bir ilişkiyle çekemiyorum? Sorusu beni Tantralarla buluşturdu. Çünkü 1.çakra merkezimi kapalı tutuyordum. Biri gelince ve cinsellik isteyince ne yapıcaktım? Vermelimiydim? Vermemelimiydim? (bir yandan da memeliydim;)) verirsem; günahmıydı? Beni kullanır bırakırmıydı? Beni basit mi görürdü? İlişki yüzeysel mi olurdu? Vb. Bir sürü kalıplar,engeller vardı zihnimde ve de bedenimde.  Vermezsem de;  Benden uzaklaşırmıydı?  Başkalarına(veren birilerine)mı giderdi?, aldatırmıydı? Bu şekilde (vermeden) nasıl elimde tutabilirdim ki? Vb. endişeler,sorular uçuşuyordu zihnimde.Doğal olarak da hayatıma biri giremiyordu.
 İşte bu yüzden de Tantra yollarına düştüm. 1. Çakra(birinci kapı)(cinsel bölge)kapısının anahtarını Tantra ile açtım. Tantra benim anahtarım oldu. Bu alanla ilgili hertürlü korkumu,yargımı,inançlarımı yıktım ve özgürleştirdim. Kapı açılır kapanır esneklikte,şeffaflıkta oldu. Bu enerji kapısı açılınca, eenerjinin çekim kuvveti devreye  girdi  ve bir çok erkek sanal yada reel olarak beni arzular, ister hale geldi. Kimine izin verdim kimine vermedim. Fakat akan bu enerjiyle kadınlığım,dişiliğim layık olduğu yere oturdu ve parladı. Lakin isteğim hala yerini bulmadı. Çünkü isteğim AŞK . Benim sadakatim AŞKA. Birliktelikteki nihai isteğim GERÇEK AŞK … akan,yaşayan,yaşadıkça dirileşen,coşan,derinleşen,yücelen… AŞK…
 Bu gece idrakına varıyorum ki ; eee dedim kendime, 1. Kapıyı açtın , bu sefer gelen var ama kalan yok Tamam Aşk akan bir şey kabul,bağımlı kılmıyoruz,tutmuyoruz,tutunmuyoruz,özgürüz… eee peki  bu ortamda akacağın, birsüre sonra akıntının coşkusuyla bir olup uçacağın erilin nerde? 
 Ben kapıları karıştırmışım da ondan Birinci kapıyı açınca  ışığı gören gelmeye kalktı, ben de açlığımdan hangisini yesem, onumu yesem, bunu mu yesem, bundan da mı tatsam deryasında azıcık gezineyim dedim, merkezimi kaçırmak üzereyken aklım başıma geldi. (fabrika ayarlarıma geri döndüm) Baktım isteğim bu değil. Bunlar güzel saltanatlar. Lakin benim Kraliçeliğim 4. Kapı . Benim doğum günüm kaç ‘’4’’, uğur rakamım kaç? ‘’4’’ eee daha ne geziniyorsun başka kapılarda . Neyse gezmeden bulunmuyor doğru kapı 
 Baştan beri zaten bu kafadaydım ‘’illede AŞK’’ ‘’İllede GERÇEK AŞK’’ a düşmüştüm. Fakat 1. Kapı kapalı olduğundan sistem devreye girmiyordu. Tantra anahtarıyla da bu kapıyı açıp özgürleştiğimize,şeffaflaştığımıza göre, başa dönüp nihai amacım olan’’illede AŞK’’ kapısından ( Meryem Sunacığımın dediği gibi; ‘’ sen içsel Kraliçeliğine yürü madde kendini biçimlendirir’’ ) yürümeliyim. Karşıma çıkan insanlarla olan ilişkilerim de bu gözle, kalp gözüyle bakmalıyım. Bu bütünsellikle bakıp yaşanınca zaten bunun parçası olan seks de yaşanıyor en saf,en içten,en yüce haliyle. Böylesi seks AŞK oluyor. Diğer türlü , zihnimde arzulayıp, fantazilerini kurgulayıp, acaba nasıldır? Cinselikle birleşince aşk olurmu? Akar mı birliktelik? Diye düşünüp yaşadıklarım da sığlıktan öteye gidemedim çünkü bu AŞK değildi. Bir merak, bir açlık doyumu, bir fantezi yaratımı, bir burdan da (bu yoldan da) AŞK çıkar mı?(doğar mı?) isteğiydi.  Böyle olunca da doğal olarak, olmadı
 Şimdi anlıyorum ki, baştan beri çıktığım AŞK yolu yoldaşlığımın kapılarını karıştırmışım. 4. Kapı benim kapımdır.  Kraliçeliğimin, Aşk Saltanatımın anahtarı da, kapısı da, sarayı da benim. Buyursun Kralım! İçimdeki Kral ve Kraliçenin Aşk BİRlikteliği, dışımdaki realiteyi gerçekleştirsin!...^^
Oldu! Oldu! Oldu! ŞÜKÜRLER OLSUN!...
 09.01.2017 21.00

















TAMLIĞIN İÇİNDEKİ EKSİKLİK HİSSİ



AŞK bir süreçtir, tıpkı akan bir nehir gibi . Kendi içinde dinamik bir şeydir. O yüzdendir içimizdeki eksiklik duygusu ( çünkü aşk bitmemiştir. Biten bir şey değildir), TAM iken tamamlanmamışlık duygusu. Bu duygu yücelerden gelen bir sesleniştir. Varacağın , ‘OL’acağın bir şeyin tatminliği değil; Aşk bir durağanlık ,bir nokta, bir varış değil bir süreç, bir akış, bir oluş, bir yanıştır. Aşk böylelikle sonsuza kadar var olur. Onun tatminliği yolda olmaktır, doymak bilmeden akmaktır. O yüzdendir hem eksik hissedişi  hemde bu eksiklik içindeki TAMlık ve bütünlüğü.
Not; Sevgili Meryem Suna ile Tantra Aşk kampını bir nehir kıyısında gerçekleşmesi bir tesadüf değildi. Tıpkı o karanlık gecenin sabahında bir çemberin etrafında toplanıp ‘TAM’mıyız? sorusunu birbirimize sormamızın tesadüf olmadığı gibi. O gün içine düştüğümüz eksiklik dugusunun aslında AŞKın gerçekliğin ta kendisi olduğunu bu gece yüreğime fısıldanması gibi .
 Münire Mine Arslan
07.01.2017
23.00

                           

KENDİ CENNETİN’DE YAŞAMAK



   TAM VE TAMAM, BİR VE BÜTÜN olduğum halde , arayışım beyhude, hatta öz ‘e  haksızlık. Arayanın, sorgulayanın, yorumlayanın, isteyip, bekleyenin, çabalayanın, dileyenin, ….. vb   Düşüncelerim vede düşüncelerimin yarattığı egosal canavarımın( yada içimdeki şeytanın) etkisinde, ağırlığında, yoruculuğunda gidip gelmişim. Özümün sesi ile zihnimin sesi git gellerinde dengemi kuramaz olmuşum. Oysa ki köklü , görkemli, heybetli, ışıl ışıl, TASTAMAM BİR BÜTÜN iken. Köklerim yerin sonsuzluğuna, görkemli dallarım, kanatlarım gökyüzünün sonsuzluğuna uzanıyorken, nasıl da şüphe duymuşum kendimin yüceliğinden, kutsallığından, görkeminden, heybetinden, ışıltısından. Kusursuzluğumdan nasıl da marazlar aramışım. Meğer bu marazlarımı düzelteyim, TASTAMAM olayım diye koşunurken, bu koşunmalarım beni zaten TASTAMAM olduğum gerçeğiyle buluşturdu.
 Şükürler olsun!
  Koşum kendime varışım oldu…^^
 Birliğim ve Bütünlüğümle buluşmam oldu…^^ 
                                               Kavuşmam oldu…^^ 
                                                        Şükürler olsun!
   Meryemcim(Meryem Suna) şimdi senin EMİN duruşunun SIR’rına eriyorum. Şüphesizliğin, imanın, kusursuzluğun, bütünlüğün, TAM ve TAMAMlığın, sarsılmaz olan sonsuzluğun gücüne inanç, ibadet, kutsayış, adanış bu.
  Yaradanla BİR ve BÜTÜN olmak vede herşeyle herkesle…^^
Müslüman olmak; Teslim Olmak kendi kutsallığına, Yüceliğine, Yaratıcılığına…^^

Kendi Cennetinde Yaşamak…^^  
Münire Mine Arslan
26.10.2016
 23.00    


AŞKLA SÖKÜLMEK...^^



    Aşk isteğimiz bir esaret, bizi onunla kavuşma buluşma birleşme umuduna,kaygısına,inancına sokan ve orada yalnızlıkla yaşatan.
  Sonra aşk gelir yarattığımız bu esaretten bizi kurtarmaya,dünyaya ve dünyadaki şeylere özgürce geri dönebileceğimizi söyler. Çünkü ‘’Aşk Özgürlüktür’’
   Bizi sürgüne gönderenin de ,özgürlüğümüze kavuşturanın da; ‘’Aşk Özgürlüktür’’ olduğunu anlayabilmek ne mutlu...^^
   Özgürleşmek, hafiflemek ve özgürlüğün hafifliğinde yaşamak...^^
Özgürleşmek özgürleştirmek; Hiçbir güzelliğin sahibi olamayacağımızı çünkü kendimizin sahibi olamayacağımızı bilerek özgür olmak Aşktır.
Güzelliklerin sahibi olmadan sadece onları tanıyabilir ve sevebiliriz. O yüzden de onları hiç kaybetmeyiz. Hep hatırlarız,hep bizimledir.
    Sahibi olmak isteği, bir şeyin güzelliğinin de soluşuna şahit olmak gibidir. Ama özgür kılmak, Aşk olmak onun evrenin eşsiz bir parçası olduğunu ve hep seninle olduğunu bilmek gibidir...^^
Söktükçe ezberlerimizi samimiyet ve gerçeklikle... BİR yumak olma yolunda, TAMAM olmaya doğru... hafifleyeceğiz  hep birlikte...^^
Aşkla...^^
Münire Mine Arslan


6.10.2016