4 Aralık 2019 Çarşamba

Kutlu Doğum




    Her şükür eksik kalır, varlığımın varoluşunda ki Kutsiyete!
Hiçbir sözün sığdıramıyacağı Yücelikte bir mesutluk, muhabbet, huzur, güven, Aşk, lütuf, şefkat... deryasında ki şükriyat hali, Hamdu Senalar hali.
    Nasılda sabırla beklemiş "O" olan varlığımla vuslatımızı. Şimdi anlıyorum o denli sabırla Aşkla "O" na kavuşumum için onca sabırdan geçişimi. Meğer bekleyen beklenenmiş. Onca susuzluk "O" danmış. Şimdi hangi şükür anlatabilir onca susuzluğun suyla vuslatını.
  Pir Mevlana derki;
Eğer sen can konağını arıyorsan bil ki sen cansın.
Eğer bir lokma ekmek peşinde koşuyorsan sen bir ekmeksin.
Bu gizli bu nükteli sözün manasına akıl erdirirsen anlarsın ki
Aradığın ancak sensin sen.

Madenci inciyi aradıkça madensin.
Ekmek lokmasına heves ettikçe ekmeksin.
Şu kapalı sözü anlarsan anlarsın her şeyi;
Neyi arıyorsan sen o sun.

Senin canın içinde bir can var o canı ara!
Beden dağının içinde mücevher var o mücevherin madenini ara!
A yürüyüp giden sufi gücün yeterse ara;
Ama dışarda değil aradığını kendinde ara.


Elhamdülillah Varlığıma, Varoluşuma, onca güzelliklerle, onca lütûflarla Yüceltilişime!
04.12. 1973 & 2019

12 Kasım 2019 Salı

KABEMİN




Bugün günlerden "Vav" yani "9"
 Kulluğun tamamlanışı, El Emin (minE)olup, Elif olarak Vav'ın içine girip Vahdet'te Vuslata ermektir.
İman nûruyla doğuşudur, doğumumdur🤲
Sabırla Kâbe Olurum bana Aşkla dönüşüne!
Şükürler Hamdü Senalar Olsun🌹❤🙏
Münire Mine Arslan
09.10.2019
09.00

6 Kasım 2019 Çarşamba

Gün BuGün! Gün Aydın Olsun!




    Gün bugün, bugün İsa'nın ölümünün ve dirilişinin tamama erdiği, İsa ile BİRlendiğimiz "0" (sıfır) noktasının güneşte 6.10(Ekim) miladi başlangıcıdır. Aslında 6.01(ocak) la BİRdir. Bu gün Sırat-ı Müstakimde kavuşum(vuslat), İlahi benlikle hizalanmadır, uyumdur. Bugün Ay'ın 9 Rebiülevvel'i ilk baharıdır, başlangıçtır, canlanıştır, Aşkla can buluşmadır. " Ben her yerdeyim" demeye hazır oluştur.
    Kendi cennetine ulaşmaya, kendi zihninin ve bedeninin sınırlarını aşıp, Vahdet-i Vücût için, Tevhid için, Hâk için, Fettah için içerdeki Fatih uyandı. Ve bilinçlerimizdeki son sınıra Sıdretul Munteha' ya dayandı. Haç zaferi gördü.
    Şimdi hem Haç kervanındayım hem Kâbe'yim, dönen ve dönüştüren Aşk ile. Aşk ile her şeyin huzuruma gelişinin( akışının) huzurundayım.
    Varlığımın Kâbe'liği sarsılmaz BİR Kaledir şimdi  Kalbime

Şükürler, Hamdü Senalar Olsun!
06.10.2019
10.34

29 Ekim 2019 Salı

Hâkkım



Kendi önümde duran, akmayan gölge yanımı kurban edip, İsmail'liğimden geçtim.
Hâk olduğumun, Hâkkın olduğumun gerçekliğine kutsanıp, Hâkkıma kavuştum. Hâk edişimin eli elime, varlığı varoluşuma mühürlüdür artık🙏
Şükürler Olsun!
27.10.2019
Münire Mine Arslan

Boşluk Sıfır Noktası





      '' 0 '' (Sıfır)da kal, İsa'nın doğumu gibi '' 0 ''. Sıfırda(nötr'de) kalmak doğumdur. Başlangıçtır. '' O '' (O'dur) Yaradandır, AN' dır. ANda kalmaktır. Her şeyi sıfırlayıp her An, An be An yeniden yeniden olmaktır, akmaktır. İçindeki vede dışındaki akışkanlığı harekete geçirmektir.
       Lütfûn ve Kâhrın, Cemâlin ve Celâlin, kabulün ve reddin, ışığın ve karanlığın, göksel ve yerselin... Haç gibi, Çarmıh gibi, dualitenin gelgitlerinde tahterevallinin tam ortasında olmak. Vâv ve Elif'in iç içe geçip mühürlendiği boşlukta Vuslat olup, '' O '' olmak.
       Geçmiş ve geleceğin olmadığı sonsuzluk vaktinde Dehr olmak.
        Her  ne oluyorsa ve olmaktaysa ''Kabul ver'' ''Teslim ol'' ve geç, geç ki AN'nın sonsuzluğunda  '' 0 '' (sıfır)lan ve yüksüz bir şekilde ak. Bu boşlukta ve bu hafiflikte vuku bulacak olan tek şey İlahi Aşktır, ''O'' dur, Yaradandır.
         Tıpkı İsa'nın Lütfûn ve Kâhrın tam ortasındaki çarmıha gerilişi gibi, Hâç'ın tam ortasında ''0''(sıfır) noktasından,  sonsuzluğa ulaşmasıdır büyük boşluk.
         Bırak kabın her gün dolup, her gün boşalsın, An be An dolsun, An be An boşalsın. Geçmişi çekiştirme, sonsuz zenginlik olasılığındaki geleceği de düşüncelerinle sınırlama. An'nın süprizlerinde, sürekli şaşır, hayrette kal bir çocuk masumiyetinde. O zaman hayretin kocaman gözlerinden Nur saçılacaktır.
        Boş Ol ki Yaradan doldursun her An seni. Her An yıkasın Kevser sularıyla. İçinde ummanları taşıyan billûr pürû pak bir su tanesi gibi.

Kûn Feyekûn.

22.30
25.10.2019
Münire Mine Arslan   

23 Ekim 2019 Çarşamba

Vuslat




     Ölüyorum doğmak için sana. Can çekişiyor tüm değersizlik içeren deneyim duygularım. Bu sefer beni Cehennem çukuruna çekemiyecekler. Bu seyri sefer soyunuyorum üzerime yapışmış olan değersizlik, önemsizlik, sevgisizlik, ilgisizlik...vb. kılıflarımdan. Hepsine ölüyorum doğmak için sana, Kutsiyetime, Nûruma.
       Ölümüm Vuslatım Öz Varlığımla, Nûr topumla.
       Ölümün sancısı doğumumun sancısı. Varoluşumun önünde duran, üzerime yapışmış hertürlü korku, endişe, beklenti, değersizlik...vb. kirlerinden arınıp, çırılçıplak, ışıl ışıl öz varlığımla Vuslatıma doğuyorum, doğuruyorum.
    Vuslata ermenin özlem sancısı kıvranışlarım.
     Kâbe olup, dönüşüp dönüştürüyorum Semaya.
     Vuslat olgunluğuna erebilmek için yaşanan tüm deneyimler. Vakit geldiğinde doğum kanalının Kabıtlığından, Fettahlığın Muzafferliğine erişimdir Vuslat.
    Lütfûn ve kahrın BİR olan dar boğazından geçip, ummanlara açılmak.

23.10.2019
Münire Mine Arslan

19 Ekim 2019 Cumartesi

Ya Evde Yoksan




     "Vücut iklimimin sultanı sensin" demiş usta. Bu sultana yaraşır bir ev sahipliği yapıyormusun peki? Yada sana bahşedilen bu emanete sahip çıkıyormusun? Bu saraya layıkıyla sultan olabiliyormusun? Bu saraya konuk gelen misafirlerine layık oldukları misafirperverliği gösterebiliyormusun? Kendine ne kadar perversin?( seven, yetiştiren, koruyan) yoksa kendin de sarayda değilmisin? Eğer yok isen ne diye çağırırsın misafirleri? Sonrada gelenlere kabahat bulursun; beni görmediler, anlamadılar diye. Hem çağırıyorsun hemde başka bir yerde onların senin yanına gelmelerini, görmelerini bekliyorsun. Sarayın kapısında layıkıyla, tam bir perver olarak karşılıyormusun geleni? Ne olursa olsun gelenin kim olduğunun farkındamısın?
     Sen sana lütfedilmiş olan bu sarayın sultanlığına vefanı hatırlayıp, sorumluluğunu alıp, sahip çıktıkça, bu sarayın pencerelerinden( gözlerinden) yansıyan Nûru, (gönül) kapını çalan misafirin tanıyacaktır. Çünkü susuzun suya olan hasreti gibi, suda susuza hasrettir. Ruhların birbiriyle kucaklaşması, kavuşumu, perverliği gerçekleşecektir.
     Bizler o yüzden birbirimizin gözlerine bakıp çoğuzaman es geçiyoruz, eşsiz olan bu ruhlarımızı. Sonrada kavuşamamanın, buluşamamanın, yalnızlaşmanın, yabancılaşmanın acılarını çekiyor ve çektiriyoruz. Çünkü bizde evde yokuz. Boş gözlerle boş olan evlerde, boşu boşuna yaşayıp tükeniyor ve tüketiyoruz.
   "Beni görmedi", " beni sevmedi", " beni istemedi" vb. Sözlerle küçük çocuklar gibi mızmızlanıp, merhametin acziyetinde kendimizi haklı çıkarıp pış pışlıyarak, hem kendimizden(evden) daha da uzaklaşıp hemde (gelenleri) uzaklaştırıyoruz.
     Sen eğer bu vücut ikliminin sarayına sultan olmanın olgunluğuna erememiş isen, sarayında değil isen yada perver değil isen, ne diye gönül kapını çalanlara kabahat bulursun be ey güzel?
   Sen evde yoksun O seni nasıl bulsun?;)
Beyhude bir arayış, beyhude bir bekleyiş.
    Sen şöyle verilen Yüce lütfun şanında, izzetinde tahtına Sultan Ol! O zaman o gözlerden parlayan Nûru, gönül sarayının kapısını çalan Eş Sultan nasıl tanımaz ki, öyle bir tanır ki, öyle bir hatırlar ki BİRbirinize verdiğiniz Aşkla Yücelme, Yüceltme sözünü. Bu kavuşum vefadır, vuslattır artık.
 

    Sen Saraya Sultan Ol! Ona eşlik eden belirir.
    Sen Kâbe Ol! Her şey etrafında dönüşür.
   
     " Sür gitsin gönülden gayrıyı, taa tecelli kıla Hâk padişah konmaz saraya, hane mamur olmadan" Sivaslı Şinasi

Not;) Özcan Deniz'in " ya evde yoksan"  ve Elis'in özgün yorumuyla " Vücut iklimimin Sultanı Sensin" parçaları  benden size gelsin;)


18.10.2019
23.09
Münire Mine Arslan
https://youtu.be/Dx0sA0NLH5c
https://youtu.be/DPTG4dEIda8

17 Ekim 2019 Perşembe

Teslimiyetin İlahi Elini Tut

   


     Kendime olan vefamı hatırlamak ve ona sahip çıkıp sorumluluğumu alabilmem içinmiş yaşadığım tüm değersizlik içeren deneyimlerim. İlahi olan bu varlığımın, layık olduğu izzet ve şanı ona yaşatabilmek ve yaşamak içinmiş içine girdiğim tüm zindanlarım, kendime çektirdiğim çile vakitlerim.
     Olur olmaz zamanlarda ve mekanlarda, serçe yüreğimin sabırsız ürkek telaşında kendimi oldurtmaya; sevdirmeye, göstermeye çabalamışım. Çabaladıkça da değerli olan hazinemin kapağını sorumsuzca açıp, bir oyana bir buyana savurmuşum, ya turarsa misali tohum saçmışım verimsiz topraklara, verimsiz zamanlarda. Kendimi yorup, üzüp, değersizleştirip, kendi kuyuma Yusuf eylemişim. Bu gerçeği kabul ederek, yaşadığım tüm değersizlik, yoksunluk, acı.. vb.kuyusundan, kabul merdivenin hizmetiyle yukarı çıkıyorum. Kuyunun da, merdiveninde hizmetini görüp, sevgiyle onları uğurluyorum. Artık size ihtiyacim yok. Beni bana taşıdınız, ulaştırdınız. İlahi öz varlığımla kavuşumumu sağladınız. Ona sahip çıkıp, bu kutsal emanetin sorumluluğunu alıp, yüce şanını taşımamı sağladınız. Teşekkürederim!
   Artık istenmenin ve istenmemenin çok ötesinde her şeyin Tevhid deryasinda eriyip Bir olduğu, Aşk varlığımla seyrü sefadayım. Şükürler olsun!
   Herkesin ve her şeyin zaten sevilesi ve seviliyor olduğu, sevgi olduğu, Aşk olduğu gerçekliğinde. " beni sev" " en çok beni sev" yarışlarına, savaşlarına girmenin manasızlığına aymak. Ortada savaşılacak da, yarışılacak da bir gerçeklik yok. Çünkü herkes gerçek, herkes ilahi, sadece farkındalık farklılıklarının illüzyonunda oyunlar yaratıyoruz. Yine de özümüzde iyi niyetle bu oyunları kurguluyoruz, birbirimize gerçekliğimizi hatırlatalım, vefamızı gösterelim diye. En çokda başrol oyuncusu olan kendimize oynuyor ve oynatıyoruz bu oyunları ki emanet olan bu değerli varlığa yani " kendimize" sahip çıkıp, sorumluluğumuzu alıp, izzetli ve şanlı bir şekilde Yaradana layık yaşayalım diye.
   Buraya vardığımızda artık vakit sonsuzluktur, dinginliktir, ilahi akışla akmaktır, huzurdur, huzurda olmaktır. Dünyasal illüzyonun oyunu olan; çaba, hırs, telaş, beklenti, oldurtma gayesi, " beni sevler" " beni görler", yarışlar, savaşlar...vb. yoktur.
    Burda ahenk vardır, harmoni vardır, dans vardır, ritim vardır, çoşku vardır, Aşk, sevgi, sefkat...vb. vardır. Cennet burasıdır.
    Direndiğiniz her ne varsa hayatta, sizi zorlayan, üzen, inciten, değersizlik hissettiren durumlara...vb. kabul edinin, teslimiyetin ilahi elini tutun. Kendinizi soktuğunuz Yusuf kuyularindan tutup çekin. Cennet vadisinde bolluk, bereket ile şükran ve Hamd ile şakıyın.

Münire Mine Arslan
16.10.2017
12.10

10 Ekim 2019 Perşembe

An bu An

 
 

     Anda olmak kendine ve kendinden olan her şeye yani Yaradana tam bir iman ve eminlikle " Teslim" olmaktır. Olanın( varolanın) hakkını vermektir. Anda olmak özgürlüktür. Cesarettir. Gelen ve oluşagelen her şey bilmediğin bir maceraya atılmak gibidir. Bu Aşk yoludur. Teslim olmanın yoludur. Sahip olmadan, sahiplenmeden, kendi varlığının eşsizliğinin, biricikliğinin farkında, sanatçının yaratımına sahip çıkmaktır, ona layık olmaktır. Anın seni her haliyle sarmalamasına kucak açmak, hemhal olmaktır. Olan her şeye koşulsuzca kabul vermektir.
   Varlığına duyduğun saygı, hürmet ve Aşktır. Çünkü onunla geçirdiğin her şeyde her yerde Onda olmak Onunla olmaktır. Hâk'la olmaktır, anın Hakkını vermektir. Burda sadece gönül gözü görür, sezgiler işitilir, ruh hissedilir. Akıl bu yola amade olmuştur, haddini bilir. Haddini bilen akıl esas akıldır.
    An bilincinde yaşamak imanda olup, önüne sunulan her şeyi hayretin masum gözleriyle, süprizlerin neşesiyle, keyfiyle yaşamaktır. Çünkü oluşan her şey yenidir, sen de yenisindir. Bu yenilik seni hep canlı, ışıltılı tutar, sen ışıldadıkça Rahmet yağar da yağar.
     Anda olmak Dehr'i yaşamaktır. Sunulan her şey veli nimettir, nimetler deryasında teslimiyetle sefa etmektir. Sadece dua, şükür ve iyi niyet vardır. Talip olmak vardır.
      Zamanın illüzyonunda olmak ise; istekli, hırslı, beklentili, kaygılı, kontrolcü, sahiplenici, gerilimli, kararsız...vb.  Cehenneminde yaşamaktır. Burda beddua vardır, talep vardır, niyet bozulmuştur.
      Anda olmak Aşkta olmaktır, Aşk olmaktır, Nûr olmaktır. Sonsuzlukta yaşamaktır. Rabbin izzeti şanına yakışır bir yaşam sürmektir. Tam BİR imandır, Eminlik, cesaret, kudrettir.
     Evet şimdi durup düşündüğünde, diyorsunki; Anın içindeyken aklıma güzel anılar, hayaller de gelicek, o zaman ne yapayım? Canözüm takılı kalma, farkındalığın gözlerinde seyret ve gülümseyerek geç;)
     Hiçbir şeyi de kaçırmazsın meraketme;) her şeyi An'nın kıymetinde, hazzında lezzetinde( Hakkını vererek)yaşarsan, Dehr'in sonsuzluğunda vaktin sana nasılda amade olduğunu, her şeyin yerinde ve vaktinde gerçekleştiğini görürsün.


 Anda olmak kendi merkezinde sema etmektir hayatı.

Anda olmak huzurda olmaktır.

Münire Mine Arslan
10.10.2019
13.00

9 Ekim 2019 Çarşamba

Aşk mayası



 Rahmanım bana Rahim olmayı öğretiyor; Hiçbirşey beklemeden, istemeden sadece yatak olmak, toprak olmak, sıcacık bir kucak olmak, refika olmak. Tıpkı bir annenin beklentisizliğinde rahmine düşen tohumu sevgi ve sefkatiyle yetiştirip, büyütmesi gibi.
Bana anaçlığı öğretiyor. Tarlamı Aşkla sürüp hazırlıyor.
Bu Aşk , sevgi benden bana ise ne diye bazen dıştaki illüzyonların, zanların etkisine kapılıp beklentiye girersin ey gönül!?
Uyan! Sadece sen varsın, sen varsan hersey var. Sen yoksan da yine herşey var. Sonsuzluk deryasında bir yudum Aşk damlasısın. Bu Aşkla çaldığın maya, yine Aşk olup döner deryaya. Cesur ol, Emin ol, Aşk ol, sahip çıķ içinde uyanan Aşk mayasına, çal onu deryaya, denize, taşa, toprağa, havaya, ateşe, zaten Aşk olan her yere. Uyansın tüm Alemler, uyansın ışıksız kalan gönüller. Sen çoştur O coşmasada, sen ak O akmasa da, ... bilki seninle doğar, seninle ölür tüm alemler🙏🌹❤

Münire Mine Arslan
9 Ekim 2019
09.40

22 Eylül 2019 Pazar

Aşkın Sesi...




    Neydi Aşk? Diye sordum sessizliğin umutla bekleyişinde.
Eminlikte kal dedi ve devam etti;
Aşkına sahip çık. İçinde tomurcuklanmış olan o masum Aşka sahip çık, ona güç ver, o senin sevgine, ilgine, ona olan inancına muhtaç. O daha bir bebek, senin sütüne, sevgine muhtaç. Kucakla onu, sar sarmala göğsünde. Yalnız bırakma onu. O ilahi lütfa şükret, layık olduğu lütufla lütuflandır.
   Korku ve endişeye yer bırakma aranızda. Sen ona layık, o da sana layık, onun sorumluluğunu alabilecek güçte ve kudrette yetiştirildin bugüne dek, hep bunun hayalini kurdun  bu kavuşum halini arzuladın. Al işte sunuldu sana, kabul et, o senin sende onun bu emanete sahip çık layıkıyla.
Aşkla yüceltildin, Aşkla yücel ve yücelt.
    Korkan endişe eden, incitilme hayali kuran bilki egon, alışıla gelmişlere çekmeye çalışıyor seni, düşme İblisin inine. Yüreğine ekilmiş olan o tohum tomurcuklandı emin ol, ona gereken özeni göster. O senin sende Onun, O sende sende Ondasın. BİRsiniz, asla ayrı olmadınız. O tomurcuklanan Aşk senin, Aşk yücelişin, Aşkla tazelenişin, Aşkla parlayışın. Senden asla ayrı değil, " O" sensin. Ondan nasıl kuşku duyarsın, ya beni istemezse, hazır değilse? diye. Sen hazırsan O hazır, sen istersen O da ister. O senin içinde büyüyen, yücelen bir Nûr. Senden hiç ayrı olmadı, artık uyan ve sahip çık Aşkına, her şey senden sana bunu biliyorsun keza.
   Kalbinde doğan ve yücelen bu Nûra bu Aşka inancın, sadakatin, istikrarın, eminliğindir imanın.
      Bunları işitince kendimi şu an ipi çekip hizaya getirmiş gibi hissediyorum. Sanki ipin ucu dışarda Aşk aynamdaydı, hafif ipi kendime çeker, hafif bırakır, hafifte ne olduğunu bilmez haldeydim. Şimdi şuan anlıyorum ki O ip ve ipin ucundaki benden ayrı sandığım ama yinede tuttuğumu düşündüğüm Aşk " Ben" benim içimde gönül sarayımda. Ne ip var nede ucundaki; onlar ayrılık zanlarının bana oynadığı illüzyonlar. O benim Aşk varlığımın, varoluşumun ta kendisi, Işığım, Nûrum, Aşkım.
     Sahip çıkıyor ve sorumluluğumu alıyorum. Benim güzel Sevgilim, Aşkım, Nûrum, Varlığım, Canım, Yoldaşım, Dostum, Eşim, Erilim, Dişilim,Erkeğim,Kadınım, Karım,Kocam...Varoluşum.
Şükürler olsun BİRliğimize, kavuşumumuza.
Dıştaki beyhude bekleyişlere, aldanışlara, kırılışlara, acılara, nefretlere, kıskançlıklara.. son!
Dışa bakan yanılır. Dışta arayan yanılır. Ne varsa ben olduğum için var, bu eşsiz varlığımın içinde olduğu için var.
Eskiyle ilgili tüm aldanışlarıma, acılarıma, anılarıma, hüzün birikintilerime son! Onlar beni benden ayrı tutmaya, bizi ayırmaya çalışan birikinti yakıtları adeta, onlar dualitenin varlığındaki bilinç deneyimleriydi. Hepsi bitti, miyadı doldu.
Vakit Vuslat, Vakit İzdivaç, Vakit Cennet!
Şükürler Olsun!
Elhamdülillah.
22.30
19.09.2019
Münire Mine Arslan

"Severim ben seni candan içeri
Yolum vardır bu erkandan içeri
Beni bende demem bende değilim
Bir ben vardır bende benden içeri
Nereye bakar isem dopdolusun
Seni nere koyam benden içeri" 
Yunus Emre

19 Ağustos 2019 Pazartesi

Minnet Eylemem!


Eflatun derki;
‘’ Kimseye kendinizi ‘’ sevdirmeye’’ kalkmayın!
Yapılması gereken tek şey kendinizi ‘’ sevilmeye’’ bırakmaktır.
Önemli olan; hayatta ‘’ en çok şeye sahip olmak’’ değil, ‘’ en az şeye ihtiyaç duymaktır.’’

Fark ediyorum da çocukluğumdan beri annem beni sevsin, babam beni sevsin, etrafımdakiler sevip ilgi göstersin diye diye uğraşıp yormuşum onca vakit kendimi. Yordukça da değersizleştirmişim zenginliğimi.
Görmeyen göze beni gör, duymayan kulağa beni duy, hissetmeyen yüreğe beni sev… demek ne beyhude bir uğraş yılların harcandığı.
Sevilesi varlığımın yüceliğine erişmek için onca ‘’beni sev’’ yolunu tırmanmak gerekiyormuş demek;) çok şükür ki yolun yarısındayken bir aydınlanma geldi;) sevilesi, görülesi, bilinesi varlığımın eşsizliğine, biricikliğine, zenginliğine, nimetine, hikmetine…
Şimdi kendimi bilgenin de dediği gibi ‘’ sevilmeye’’ bıraktım, gören, duyan, hisseden, koklayan, tadan, yaşayan ve yaşamayı bilen varlığa, varlıklara.
Yine şimdi anlıyorum  Celallini ; denizlerin, rüzgarın, ateşin, toprağın, varlığın, varoluşun Celalini.
Yaradanın ‘’ İstedim ki bilineyim’’ nidası duyulmayınca, görülmeyince… kendini Celaline çekerek, Celaliyle yine de gül Cemalini göstermek istemekte yaşayan ölülere.
Onca vaktin sevgisizlik, değer bilmezlik yükünü, kirini… Celaliyle üzerinden silkeleyip atmakta, atarken de, bizi de silkelemekte belki ayarız diye sevgiye, varoluşa ve varlığımızın hakikatine verdiğimiz değere.
Celalin içinde lütuf, lütfun içinde Celal!
Kabuğun içinde ki inci tanesi misali.
Zü’l- Celal-i Ve’l İkram !
HU…
Celal ile Celallenmek değil, önünde saygıyla, sevgiyle, aşkla hürmet etmek, onu dinleyip anlamak, kabul etmek, onurlandırmak gerekir ki,  kabuğunun içindeki inciyi sana göstersin.

Livaneli ‘nin de dediği gibi ‘’Dünyayı güzellik kurtaracak, bir insanı sevmekle başlayacak her şey…’’
Sevilmeyi beklemiyor, sevilmeye ‘’bırakıyorum’’ kendimi!
Çünkü zaten sevilmedeyim, sevmedeyim, korunup kollanmaktayım, gözbebeğiyim, Nuruyum, Aşkıyım, balıyım, Sultanıyım…^^

Lütfun da BİR kahrın da BİR.
Celalin de BİR Cemalin de.

Minnet eylemem görmeyene, kadir kıymet bilmeyene..
( Selam Olsun Nesimi'ye)

Kimi deli der kimi veli,
Kim ne görürse onu der!

19.08.2019 da gelenler…^^
Münire Mine Arslan



14 Ağustos 2019 Çarşamba

Teslimim Varoluşuma

    '' İstediğimi sandığım şeyin peşinden koştuğumda günlerim acı ve kaygı içinde yanıyor.
sabrımla oturduğumda ihtiyacım olan şey bana akıyor ve hiç acı yaşamıyorum.
    Bundan şunu anlıyorum; istediğim o şey de beni istiyor, beni arıyor ve beni kendine çekiyor.''
                                                                                               Mevlana Celaleddin Rumi. 

 Rabbim  her daim sabrın selametin de yaşar eylesin...
      Teslimiyete varmak, Yüceliğine erişmektir!
 Kim olduğunu, hakikatinin ne olduğunu bilmek, eminliğin sarsılmaz Kabe' sinde seni dimdik Elif eyliyor. Bu Elif' liğin yüceliğinde, istediğin her şeyin kendiliğinden huzuruna serilip gelmesinin görkemli ihtişamı karşısında boynunu eğip, Şükriyatın ''Vav'' ı olmaktan başka bir güzellik kalmıyor. Her şey güzellik her şey cennet oluyor.
      İnsan oğlu varoluşunun hakikatini bir anlasa, rüzgarla boğuşmaktan, suyun tersine yüzmekten, boşa kürek çekmekten...vb. vazgeçer.
     Her şey olmakta ve oluşmakta, bu sır bütün varoluşun içinde. Bunu bilip bu gerçekliğe teslim olup kucaklaştığımızda, istediğimiz her neyse onunda bizi istiyor olmasının güvenli kavuşumu içinde eriyip, O  da bizim içimizde eriyip yok olmakta. Varoluşun Yokluğu, dayanılmaz hafifliği bu olsa gerek;)...^^


12 Ağustos 2019
15.35
Münire Mine Arslan.


10 Ağustos 2019 Cumartesi

Bekleme yapma.

    Allah'ın sonsuz hazinesinde nice güzel olasılıklar var iken, beklentilerle ne diye bu süprizlerin önüne geçeriz ki?
     Beklemek durmaktır. Durağanlık hakiketimize aykırıdir. O yüzden de kimse beklemeyi ve bekletilmeyi sevmez. Her şey akmaktadır.
    Beklentisizlik akışta olmaktır. Olan her şeyin tadına doyum olmaz gelişini, süprizlerini sevinçle, neşeyle, onurlanarak onurlandırarak karşılamaktır. Yağan lütufları görüp çoşabilmektir.
    Bekleyen her şey ve herkes bulanır, bulandırır. Aktıkca temizlenir ve temizler her şey ve herkes.
    Zihninin seni geçmiş gelecek göletinde sınırlamasına, bulandırıp, bunaltmasına izin verme. Farket ve harekete dönüştür, ANnın sonsuz sınırsızlığında ak. Denize, deryaya, ummanlara karış. Cehennem çukurundan Cennet bahçene ak. Unutma ki Cennet de Cehennem de senin BİRliğinde, nereye istersen oraya akışkanlık gösterebilirsin.
      Elbette düşleyebilir, umut besleyebilir, niyet edebilirsin...vb. yeter ki bunlara saplanıp, tutunup bekleme ( beklenti) yapma.
 Hayat trafiğini dinle;) " bekleme yapma ticari" geç diyor;))
9, 10 Ağustos 2019
13.26
Münire Mine Arslan...^^

4 Ağustos 2019 Pazar

Ağrı Dağı Seferi



Sıdretül Münteha
       Sınırlarını genişletmek, varılacak en uç sınıra varmak, illüzyonuna " gerçek değil" sin diyebilmekle başlıyor. O büyülü dünyanın içinden geçip, tüm korkularına, endişelerine, olmazlarına " gerçek degilsin" diyerek, onlara vermediğin gerçekliğin seni yeni mucizelerle dolu dünyana açıyor. Tıpkı Alice harikalar diyarına geçiş yapmak gibi;)
       Nerde, nezaman ve nasıl olursa olsun senin akışını durduran her türlü zihinsel endişe ve korkularının, olmazlarının, kötü düşünce alışkanlıklarının ve onların kurduğu senaryolarının icine dal ve onlara dokunarak " gerçek değil"siniz de ve sis perdeni aralıyarak kendi sınırını genişlet, özlediğin öz cennetine var.
      Özgerçekliğine verdiğin iman ile yürüdüğün sarp, taşlı, karlı, tüm zorlu yollar bir halı olup önüne seriliyor adeta. Tüm cennet işaretleri de trafik işaretleri misali dogru yolda olduğuna dair sana göz kırpıyor, kah bir kelebek kah  kalp şeklinde bir taş olarak beliriyorlar.
      Asıl tırmanış zorluk olarak önüne koyduklarını farkedip, onları özüne varışının basamaklarına, Cennet adımlarına dönüştürebilmek. O zaman yapılamıyacak iş, aşılamıyacak zorluk, tırmanılamıyacak zirvenin olmadığını deneyimin içinden geçerek öğreniyorsun. Yeter ki olmazlarını fark et ve onları önüne basamak et.

" Zorluk olarak nitelendirdiklerindir asıl zorluğun, yoksa tırmanmak değildir tehlikeli olan, asıl tehlike bedenine, kalbine, ruhuna, zihnine duyduğun güvenin BİRliğine olan şüphendir"
02. 08. 2019

Sonsuz Şükürdeyim...
Sonsuz olan varlığıma,
Bu varlık ki yüceliğini gösterdi, imkansız olanın olmadığını, aşılamıyacak bir zorluğun bulunmadığını deneyimlettirerek. Yeterki güven, yeterki aklın ve kalbin izdivacında Aşk ile teslim ol, her şey nimetleriyle önüne serilir. Yürünmez olan yol önüne halı serer. Aşılmaz olan zirve seni sevgi ve merhametiyle kucaklar, eteklerinde seni "Vav" eyler.
   Ağrı dağı seferimizde dağın Rahman olan heybetli yüceliğinin azameti, bizi yürürken hem gökyüzünden zirvesine çekmekte hemde ayak tabanlarımızdan kökleyerek, temkinli teslimiyetle başımızı öne eğdirip "Elif" eylemekteydi.
Rahim olan sonsuz sevgi ve merhametinde etekleriyle bizi kundaklayıp "Vav" eylemekteydi.
    Buraya ancak hem Elif olup hemde Vav olup, onun kutsal izdivacında, BİRliğinde, bütünlüğünde, teslimiyetinde olmadan çıkamazsın diyordu adeta.
"Soyun" tüm çıplaklığına ve saflığına, "öl" tutuğun ve tutunduğun ne varsa, hepsinden bagımsız, korkularına cesurca meydan okuyarak bir " Birey" gibi bir "Elif" gibi yürüyebilirsen gel diyordu.
Sen Atalarından aldığın zengin mirasın güç ve kudretiyle, toprak olduğun, taş olduğunun bilincinde güvenle, teslimiyetle yürüdüğunde tüm yollar lütuf, tüm adımlar ibadet oluyordu adeta. Ve sen yol aldıkça seni senden daha iyi bilen, koruyan, kollayan, kuşatan, kutsayan Yüce Allahın, senin taşıyabileceğin ölçüyü bildiğinden, senin kabını bildiğinden, Rahim olup kutsal eteklerinde seni kundaklayıp "Vav" eyleyerek dur demekteydi. "Dahası seni yakar, dahası seni yoldan edebilir, seni bensiz, beni sensiz kılabilir. Ben ise ancak senin aynan ile parlar, senin aynan ile Yücelirim. Ben sensiz neylerim" der ve ilanı Aşkını sunar. Kutsal Birliktelik ve Vuslattır artık. Elif ve Vav'ın birliği beraberliği, sınırsız genişligidir artık vakit. Zirvedir vardığın. Yüceliğindir, yüceldiğin gerçekliğin, sonsuz sınırsız olan varlığına genişlemendir.Buna uyumlanmandır en doruk noktan.
      Bu tırmanıştır ki hem ölümümüz hemde doğumumuzdur. " İnsan Vav gibi doğar, Elif gibi ölür". O yüzdendir ki tırmanırken her türlü korkularımıza öldük, tuttuklarımıza tutunduklarımıza öldük. Bizi yüce varlığımızdan ayrı koyan yanılsamalı gerçekliğimize Elif gibi ölüp, eteklerinde ki doruğunda kundaklanıp(çadirdaki uyku tulumlarındaki hallerimiz;) " Vav" olup, asli hakikatimize, yüceliğimize, azametimize, bilgeliğimize, Fatma Meryem Suna suretiyle hepbirlikte İsa olup doğduk. Tıpkı yatay(zahir) ve dikey( batın) de Hz İsa'nın doğum ve ölüm çarmıhına gerilip Miracına erişmesi gibi..
Şükürler Olsun!
Hamdu Senalar Olsun!


03. 08.2019
16.30
Dönüş yolunda....^^
Münire Mine Arslan




18 Temmuz 2019 Perşembe

Saçlarımın Arasında ki Cam Kırıkları

Saçlarımın Arasında ki Cam Kırıkları
     Şimdiye kadar edinilmiş tüm olumsuz deneyimler, duyumlar, canını yakıp, kıranlar.. bir engel olarak kafana üşüşmekte ve seni yolundan alıkoyan, ayağına batan, yolu zorlu hale sokan Cam kırıkları olarak saçlarının arasında bulunmakta.          Kim koydu bunları buraya, bu tuzağı kim hazırladı derken, failin de, kurbanın da, azmettirenin de "Ben" olduğunu bilmek en çetin savaşlardan biri.
     Tüm silahın ise "yüksek bilincinin" ışığıyla, o can kırıklarını, canını sıkan tüm karanlıklarını aydınlatmak. Yolunda hiçbir engelin olmadığını bilmek. İmanın sarsılmaz gücü ve kudretiyle, Emin, sık ve net adımlarla ilerlemek.
    Ve seni zirvenden alıkoyan her şeyine bu yüksek farkındalığının ışığını tutarak, saçlarının arasındaki cam kırıklarını Gül bahçesine dönüştürmek.
 Varoluşa duyulan Sonsuz güvenin Teslimiyeti🙏
18.07.2019