29 Ekim 2019 Salı

Hâkkım



Kendi önümde duran, akmayan gölge yanımı kurban edip, İsmail'liğimden geçtim.
Hâk olduğumun, Hâkkın olduğumun gerçekliğine kutsanıp, Hâkkıma kavuştum. Hâk edişimin eli elime, varlığı varoluşuma mühürlüdür artık🙏
Şükürler Olsun!
27.10.2019
Münire Mine Arslan

Boşluk Sıfır Noktası





      '' 0 '' (Sıfır)da kal, İsa'nın doğumu gibi '' 0 ''. Sıfırda(nötr'de) kalmak doğumdur. Başlangıçtır. '' O '' (O'dur) Yaradandır, AN' dır. ANda kalmaktır. Her şeyi sıfırlayıp her An, An be An yeniden yeniden olmaktır, akmaktır. İçindeki vede dışındaki akışkanlığı harekete geçirmektir.
       Lütfûn ve Kâhrın, Cemâlin ve Celâlin, kabulün ve reddin, ışığın ve karanlığın, göksel ve yerselin... Haç gibi, Çarmıh gibi, dualitenin gelgitlerinde tahterevallinin tam ortasında olmak. Vâv ve Elif'in iç içe geçip mühürlendiği boşlukta Vuslat olup, '' O '' olmak.
       Geçmiş ve geleceğin olmadığı sonsuzluk vaktinde Dehr olmak.
        Her  ne oluyorsa ve olmaktaysa ''Kabul ver'' ''Teslim ol'' ve geç, geç ki AN'nın sonsuzluğunda  '' 0 '' (sıfır)lan ve yüksüz bir şekilde ak. Bu boşlukta ve bu hafiflikte vuku bulacak olan tek şey İlahi Aşktır, ''O'' dur, Yaradandır.
         Tıpkı İsa'nın Lütfûn ve Kâhrın tam ortasındaki çarmıha gerilişi gibi, Hâç'ın tam ortasında ''0''(sıfır) noktasından,  sonsuzluğa ulaşmasıdır büyük boşluk.
         Bırak kabın her gün dolup, her gün boşalsın, An be An dolsun, An be An boşalsın. Geçmişi çekiştirme, sonsuz zenginlik olasılığındaki geleceği de düşüncelerinle sınırlama. An'nın süprizlerinde, sürekli şaşır, hayrette kal bir çocuk masumiyetinde. O zaman hayretin kocaman gözlerinden Nur saçılacaktır.
        Boş Ol ki Yaradan doldursun her An seni. Her An yıkasın Kevser sularıyla. İçinde ummanları taşıyan billûr pürû pak bir su tanesi gibi.

Kûn Feyekûn.

22.30
25.10.2019
Münire Mine Arslan   

23 Ekim 2019 Çarşamba

Vuslat




     Ölüyorum doğmak için sana. Can çekişiyor tüm değersizlik içeren deneyim duygularım. Bu sefer beni Cehennem çukuruna çekemiyecekler. Bu seyri sefer soyunuyorum üzerime yapışmış olan değersizlik, önemsizlik, sevgisizlik, ilgisizlik...vb. kılıflarımdan. Hepsine ölüyorum doğmak için sana, Kutsiyetime, Nûruma.
       Ölümüm Vuslatım Öz Varlığımla, Nûr topumla.
       Ölümün sancısı doğumumun sancısı. Varoluşumun önünde duran, üzerime yapışmış hertürlü korku, endişe, beklenti, değersizlik...vb. kirlerinden arınıp, çırılçıplak, ışıl ışıl öz varlığımla Vuslatıma doğuyorum, doğuruyorum.
    Vuslata ermenin özlem sancısı kıvranışlarım.
     Kâbe olup, dönüşüp dönüştürüyorum Semaya.
     Vuslat olgunluğuna erebilmek için yaşanan tüm deneyimler. Vakit geldiğinde doğum kanalının Kabıtlığından, Fettahlığın Muzafferliğine erişimdir Vuslat.
    Lütfûn ve kahrın BİR olan dar boğazından geçip, ummanlara açılmak.

23.10.2019
Münire Mine Arslan

19 Ekim 2019 Cumartesi

Ya Evde Yoksan




     "Vücut iklimimin sultanı sensin" demiş usta. Bu sultana yaraşır bir ev sahipliği yapıyormusun peki? Yada sana bahşedilen bu emanete sahip çıkıyormusun? Bu saraya layıkıyla sultan olabiliyormusun? Bu saraya konuk gelen misafirlerine layık oldukları misafirperverliği gösterebiliyormusun? Kendine ne kadar perversin?( seven, yetiştiren, koruyan) yoksa kendin de sarayda değilmisin? Eğer yok isen ne diye çağırırsın misafirleri? Sonrada gelenlere kabahat bulursun; beni görmediler, anlamadılar diye. Hem çağırıyorsun hemde başka bir yerde onların senin yanına gelmelerini, görmelerini bekliyorsun. Sarayın kapısında layıkıyla, tam bir perver olarak karşılıyormusun geleni? Ne olursa olsun gelenin kim olduğunun farkındamısın?
     Sen sana lütfedilmiş olan bu sarayın sultanlığına vefanı hatırlayıp, sorumluluğunu alıp, sahip çıktıkça, bu sarayın pencerelerinden( gözlerinden) yansıyan Nûru, (gönül) kapını çalan misafirin tanıyacaktır. Çünkü susuzun suya olan hasreti gibi, suda susuza hasrettir. Ruhların birbiriyle kucaklaşması, kavuşumu, perverliği gerçekleşecektir.
     Bizler o yüzden birbirimizin gözlerine bakıp çoğuzaman es geçiyoruz, eşsiz olan bu ruhlarımızı. Sonrada kavuşamamanın, buluşamamanın, yalnızlaşmanın, yabancılaşmanın acılarını çekiyor ve çektiriyoruz. Çünkü bizde evde yokuz. Boş gözlerle boş olan evlerde, boşu boşuna yaşayıp tükeniyor ve tüketiyoruz.
   "Beni görmedi", " beni sevmedi", " beni istemedi" vb. Sözlerle küçük çocuklar gibi mızmızlanıp, merhametin acziyetinde kendimizi haklı çıkarıp pış pışlıyarak, hem kendimizden(evden) daha da uzaklaşıp hemde (gelenleri) uzaklaştırıyoruz.
     Sen eğer bu vücut ikliminin sarayına sultan olmanın olgunluğuna erememiş isen, sarayında değil isen yada perver değil isen, ne diye gönül kapını çalanlara kabahat bulursun be ey güzel?
   Sen evde yoksun O seni nasıl bulsun?;)
Beyhude bir arayış, beyhude bir bekleyiş.
    Sen şöyle verilen Yüce lütfun şanında, izzetinde tahtına Sultan Ol! O zaman o gözlerden parlayan Nûru, gönül sarayının kapısını çalan Eş Sultan nasıl tanımaz ki, öyle bir tanır ki, öyle bir hatırlar ki BİRbirinize verdiğiniz Aşkla Yücelme, Yüceltme sözünü. Bu kavuşum vefadır, vuslattır artık.
 

    Sen Saraya Sultan Ol! Ona eşlik eden belirir.
    Sen Kâbe Ol! Her şey etrafında dönüşür.
   
     " Sür gitsin gönülden gayrıyı, taa tecelli kıla Hâk padişah konmaz saraya, hane mamur olmadan" Sivaslı Şinasi

Not;) Özcan Deniz'in " ya evde yoksan"  ve Elis'in özgün yorumuyla " Vücut iklimimin Sultanı Sensin" parçaları  benden size gelsin;)


18.10.2019
23.09
Münire Mine Arslan
https://youtu.be/Dx0sA0NLH5c
https://youtu.be/DPTG4dEIda8

17 Ekim 2019 Perşembe

Teslimiyetin İlahi Elini Tut

   


     Kendime olan vefamı hatırlamak ve ona sahip çıkıp sorumluluğumu alabilmem içinmiş yaşadığım tüm değersizlik içeren deneyimlerim. İlahi olan bu varlığımın, layık olduğu izzet ve şanı ona yaşatabilmek ve yaşamak içinmiş içine girdiğim tüm zindanlarım, kendime çektirdiğim çile vakitlerim.
     Olur olmaz zamanlarda ve mekanlarda, serçe yüreğimin sabırsız ürkek telaşında kendimi oldurtmaya; sevdirmeye, göstermeye çabalamışım. Çabaladıkça da değerli olan hazinemin kapağını sorumsuzca açıp, bir oyana bir buyana savurmuşum, ya turarsa misali tohum saçmışım verimsiz topraklara, verimsiz zamanlarda. Kendimi yorup, üzüp, değersizleştirip, kendi kuyuma Yusuf eylemişim. Bu gerçeği kabul ederek, yaşadığım tüm değersizlik, yoksunluk, acı.. vb.kuyusundan, kabul merdivenin hizmetiyle yukarı çıkıyorum. Kuyunun da, merdiveninde hizmetini görüp, sevgiyle onları uğurluyorum. Artık size ihtiyacim yok. Beni bana taşıdınız, ulaştırdınız. İlahi öz varlığımla kavuşumumu sağladınız. Ona sahip çıkıp, bu kutsal emanetin sorumluluğunu alıp, yüce şanını taşımamı sağladınız. Teşekkürederim!
   Artık istenmenin ve istenmemenin çok ötesinde her şeyin Tevhid deryasinda eriyip Bir olduğu, Aşk varlığımla seyrü sefadayım. Şükürler olsun!
   Herkesin ve her şeyin zaten sevilesi ve seviliyor olduğu, sevgi olduğu, Aşk olduğu gerçekliğinde. " beni sev" " en çok beni sev" yarışlarına, savaşlarına girmenin manasızlığına aymak. Ortada savaşılacak da, yarışılacak da bir gerçeklik yok. Çünkü herkes gerçek, herkes ilahi, sadece farkındalık farklılıklarının illüzyonunda oyunlar yaratıyoruz. Yine de özümüzde iyi niyetle bu oyunları kurguluyoruz, birbirimize gerçekliğimizi hatırlatalım, vefamızı gösterelim diye. En çokda başrol oyuncusu olan kendimize oynuyor ve oynatıyoruz bu oyunları ki emanet olan bu değerli varlığa yani " kendimize" sahip çıkıp, sorumluluğumuzu alıp, izzetli ve şanlı bir şekilde Yaradana layık yaşayalım diye.
   Buraya vardığımızda artık vakit sonsuzluktur, dinginliktir, ilahi akışla akmaktır, huzurdur, huzurda olmaktır. Dünyasal illüzyonun oyunu olan; çaba, hırs, telaş, beklenti, oldurtma gayesi, " beni sevler" " beni görler", yarışlar, savaşlar...vb. yoktur.
    Burda ahenk vardır, harmoni vardır, dans vardır, ritim vardır, çoşku vardır, Aşk, sevgi, sefkat...vb. vardır. Cennet burasıdır.
    Direndiğiniz her ne varsa hayatta, sizi zorlayan, üzen, inciten, değersizlik hissettiren durumlara...vb. kabul edinin, teslimiyetin ilahi elini tutun. Kendinizi soktuğunuz Yusuf kuyularindan tutup çekin. Cennet vadisinde bolluk, bereket ile şükran ve Hamd ile şakıyın.

Münire Mine Arslan
16.10.2017
12.10

10 Ekim 2019 Perşembe

An bu An

 
 

     Anda olmak kendine ve kendinden olan her şeye yani Yaradana tam bir iman ve eminlikle " Teslim" olmaktır. Olanın( varolanın) hakkını vermektir. Anda olmak özgürlüktür. Cesarettir. Gelen ve oluşagelen her şey bilmediğin bir maceraya atılmak gibidir. Bu Aşk yoludur. Teslim olmanın yoludur. Sahip olmadan, sahiplenmeden, kendi varlığının eşsizliğinin, biricikliğinin farkında, sanatçının yaratımına sahip çıkmaktır, ona layık olmaktır. Anın seni her haliyle sarmalamasına kucak açmak, hemhal olmaktır. Olan her şeye koşulsuzca kabul vermektir.
   Varlığına duyduğun saygı, hürmet ve Aşktır. Çünkü onunla geçirdiğin her şeyde her yerde Onda olmak Onunla olmaktır. Hâk'la olmaktır, anın Hakkını vermektir. Burda sadece gönül gözü görür, sezgiler işitilir, ruh hissedilir. Akıl bu yola amade olmuştur, haddini bilir. Haddini bilen akıl esas akıldır.
    An bilincinde yaşamak imanda olup, önüne sunulan her şeyi hayretin masum gözleriyle, süprizlerin neşesiyle, keyfiyle yaşamaktır. Çünkü oluşan her şey yenidir, sen de yenisindir. Bu yenilik seni hep canlı, ışıltılı tutar, sen ışıldadıkça Rahmet yağar da yağar.
     Anda olmak Dehr'i yaşamaktır. Sunulan her şey veli nimettir, nimetler deryasında teslimiyetle sefa etmektir. Sadece dua, şükür ve iyi niyet vardır. Talip olmak vardır.
      Zamanın illüzyonunda olmak ise; istekli, hırslı, beklentili, kaygılı, kontrolcü, sahiplenici, gerilimli, kararsız...vb.  Cehenneminde yaşamaktır. Burda beddua vardır, talep vardır, niyet bozulmuştur.
      Anda olmak Aşkta olmaktır, Aşk olmaktır, Nûr olmaktır. Sonsuzlukta yaşamaktır. Rabbin izzeti şanına yakışır bir yaşam sürmektir. Tam BİR imandır, Eminlik, cesaret, kudrettir.
     Evet şimdi durup düşündüğünde, diyorsunki; Anın içindeyken aklıma güzel anılar, hayaller de gelicek, o zaman ne yapayım? Canözüm takılı kalma, farkındalığın gözlerinde seyret ve gülümseyerek geç;)
     Hiçbir şeyi de kaçırmazsın meraketme;) her şeyi An'nın kıymetinde, hazzında lezzetinde( Hakkını vererek)yaşarsan, Dehr'in sonsuzluğunda vaktin sana nasılda amade olduğunu, her şeyin yerinde ve vaktinde gerçekleştiğini görürsün.


 Anda olmak kendi merkezinde sema etmektir hayatı.

Anda olmak huzurda olmaktır.

Münire Mine Arslan
10.10.2019
13.00

9 Ekim 2019 Çarşamba

Aşk mayası



 Rahmanım bana Rahim olmayı öğretiyor; Hiçbirşey beklemeden, istemeden sadece yatak olmak, toprak olmak, sıcacık bir kucak olmak, refika olmak. Tıpkı bir annenin beklentisizliğinde rahmine düşen tohumu sevgi ve sefkatiyle yetiştirip, büyütmesi gibi.
Bana anaçlığı öğretiyor. Tarlamı Aşkla sürüp hazırlıyor.
Bu Aşk , sevgi benden bana ise ne diye bazen dıştaki illüzyonların, zanların etkisine kapılıp beklentiye girersin ey gönül!?
Uyan! Sadece sen varsın, sen varsan hersey var. Sen yoksan da yine herşey var. Sonsuzluk deryasında bir yudum Aşk damlasısın. Bu Aşkla çaldığın maya, yine Aşk olup döner deryaya. Cesur ol, Emin ol, Aşk ol, sahip çıķ içinde uyanan Aşk mayasına, çal onu deryaya, denize, taşa, toprağa, havaya, ateşe, zaten Aşk olan her yere. Uyansın tüm Alemler, uyansın ışıksız kalan gönüller. Sen çoştur O coşmasada, sen ak O akmasa da, ... bilki seninle doğar, seninle ölür tüm alemler🙏🌹❤

Münire Mine Arslan
9 Ekim 2019
09.40