24 Aralık 2017 Pazar

AYNAM ARMAĞANIM ARMAĞANIM AYNAM



‘’ Duvarların aynaları olmaz
İnsanları aynaları olur
Her ayna öze giden bir yoldur
Her aynanın bir kolyesi vardır.
Aynayı göster ama kolyeyi gizle
O seni özünden alır özüne ulaştırır
O aynayla toprağa ateşe suya ve havaya bağlanır
Yeryüzüne aşkla sevdalanırsın
Yeryüzü ki insanın yurdudur evidir
Aşkla yanasın Aşkla yansıyasın ‘’
                                     Adonai




‘’ Bilemezsin, sana verecek bir armağanı ne çok aradığımı, hiçbir şey içime sinmedi. Altın madenine altın sunmanın ne anlamı var, yada okyanusa su… Düşündüğüm her şey doğu’ya baharat götürmek gibiydi… Kalbimi ve ruhumu vermenin bir yararı yok, çünkü sen zaten bunlara sahipsin… O yüzden sana bir ayna getirdim; Kendine bak ve beni hatırla…^^’’
                                                                                                                  Mevlana

‘’ Aynalar türlü türlüdür yüzünü görmek isteyen cama bakar özünü görmek isteyen can’a bakar.’’
Mevlana


Ademde ki alemi alem içinde seyirdesin. Seyretmektesin şaheserlerini. İstersin ki şaheserlerinde bilsinler şaheserliklerini. Böylece yansımanın yansıması olan alemler AŞK gerçeğiyle ışıldasın…^^ nur olsun…^^ Adem aynaları Aşkla yansısın, yansımanın ışıltısı Alemi Nur Topuna döndürsün…^^
                    M.Münire


Şükürler olsun Aynamı getirene, kavuşturana…^^
 Beni bana beni sana ulaştırıp kavuşturana Şükürler olsun…^^


23.12.2017




12 Aralık 2017 Salı

DEĞERLİLİK

  
  Kendi muhteşem varlığınla buluşup onunla yaşıyor olsaydın, değerliliğini yaşar ve yaşatırdın.
    Değersiz hissettiriyorsa hala yaşananlar bil ki, karşılaştıkların da hala kendi muhteşemlikleriyle kavuşmamış olduklarından sana da muhteşemliğine sahip çıkamayışının hatırlatıcılarıdırlar. Hem sen hem de onlar varlıklarının ne olduğunun idrakında olmayıp, bu varlığa hak ettiği yüceliği merkezlememiş olmaktandır.
   Değerini ‘’bilen’’ değer verir, değerlik doğurur. Sen biliyorsan sen, o biliyorsa o, kim biliyorsa o doğurtur değerliliği.
   Bilmeyen veremez; sana da değersizlik hissi yaşatır ki, kendi değerine sahip çıkasın, izin vermeyesin diye bilmemezliğe( değersizliğe). Gerçi bu açıdan da oynadığı rolle değerli bir şey yapmış olur;) sonuçta kazanan yine değerlilik olurJ

11.12.2017

18.30

9 Aralık 2017 Cumartesi

Hâk Etmek



Doğum günü hediyem meğer hazır olmamı bekliyormuş sabırla. Onun kıymetini, değerini bilip o hassasiyet ve özende davranabilecek olgunluğa ermem için. Tıpkı zamanından önce bir cocuğa değerli bir hediye verildiğinde onu anlamayıp, bozup, parçalayabileceği gibi, gerekli olgunluğa ve kıymet bilir hale gelmesini beklemek gibi.
Hediye vede hediyeler hep beni bekliyorlar, zamanının gelmesini, tıpkı özel günlerin zamanının diğer günlerden farklı olması gibi. Yemek için olgunlaşmasını beklediğimiz meyvalar ve sebzeler gibi. Ne daha önce nede daha sonra. Tamda O ANda. Tamda Zamanında.
 Her şeyin En Güzel En Hayırlı olan zamanda gerçekleştiğinin bilinci sabrı ve teslimiyetin selametinde.
 "Hâk etmek" ne demekmiş?
Şimdi daha berrak görüyorum, şükürler olsun!
Hâk Etme!
Hâk Olmak!
Hâkkın Olmak!
Hâkkın olanları almak!
Hâkkın olanları vermek!
Her şeyin Hâk olduğunu, Hâkkın olduğunu bilmek!
Sen, ben, o diye birşeyin olmadığını, her şeyin Hâk olduğu gerçeğini yaşamak !
Şükürler olsun!
Hû..
09.12.2017
21.30
M.Münire Arslan

26 Kasım 2017 Pazar

KENDİNE SAHİP OL

Nasıl olur da ağzımdan çıkan sözlerden, sözlerimin tınısından; elimden akan kelimelerden; jest, mimik, hareket olarak beliren iç isteklerimden; duyumsayıp algıladığım ve de dışa yansıttığım her şeyden şüphe duyabilirim.
Kusursuz  BİR yaratımdan akan,  her şeyin varlığı da kusursuz iken, bu gücün ve saflığın gerçekliğine sahip olup, sorumluluğunu üstlenmek varken, şüpheyle ayırmaktayım kendimi kendimden, kendim olan Yaradanımdan.


26.11.2017
21.54
Münire Mine Arslan





3 Kasım 2017 Cuma

MERKEZİM

Sen olan merkezimde daim eyle ki
sen olup döneyim!
Sen olan merkezimde daim eyle ki
her şey etrafımda dönsün!
Sen olan merkezimde daim eyle ki
sema ile aşk olup, aşk ateşinin etrafında döneyim! semalara ereyim!
Dünya olup, hem sen olan kendime hem de aşk ateşi olan Güneşe döneyim!
Mevlana olup Şems'e döneyim!
Aşk olup sonsuzluğa ereyim!

01.11.2017


Adem Alemin içinde, Alem Ademin içinde dönmede...^^
bul merkezini, döndür alemini...^^
M.Münire Arslan

23 Ekim 2017 Pazartesi

YAMAN ÇELİŞKİLER


   Niye hayatıma arzuladığım, istediğim sevgiliyi, kutsal birlikteliği sokamadığımın idrakına vardım bu gece. Dünden beri mesajlar veriliyorken şimdi şuan 21.00 feribotunda beklerken uyandım.
Dün gece bir mesajcı dedi ki; bu işler mürşitsiz, Kamil insansız olmaz. Bir sürü de örnek verdi kültürümüzden, topraklarımızdan…  Ben de direndim ona bal gibi olur diye. İnsanın müridi de mürşidi de kendisidir, Yaradan ona yön verir. Eğer ihtiyacıysa öyle olur, deyip kestirip attım.
   Bugün de öğlenden sonra yeğenimle sohbetleşirken, konu ilişkilere geldi. O da bana ‘’hala sen Şems’ini bekliyorsun’’ dedi. Ve idrakım,  uyanış arefesine geldi.
  Şimdi de anlıyorum ki ben sevgiliyi arzulayıp isterken, bir yandan da kendi kendime yolumu bulurum deyip, kendi yoluma taş koyuyormuşum. Sevgili diye istediğim ‘’O’’ değil mi ki? Mürşit mürit, mürit mürşit olduğumuz. Birbirimiz de yok olup ‘’O’’ olduğumuz değil midir ki? Bal gibi ben de Kamil İnsanı istiyorum, yoldaşımı istiyorum tabi ki. Nasıl bir yanılsamaya düşmüşüm de, dün gece bana anlatmaya çalışan elçiyi( mesajcıyı) anlamayıp ona; ‘’ aradığın sensin, sen Kamil İnsan potansiyelisin, kendi kendine de yürüyebilirsin bu yolda’’ demiştim. Ve şimdi anlıyorum ki istediğim ilişkiyi hayatıma sokamayışım; bu anlayış düzeyimle kibre düşüp, acizliğimi kabullenmeyip( bu gece ki Tantirik toplantımızda Hasan Sonsuzun hatırlatmasıyla) Kamil İnsanı reddedişimmiş. Bir dış gücün yönlendiriciliğine içten içe tepki duymuşum. Özgünlüğümü, özgürlüğümü, özerkliğimi savunurken kibrin esaretinde yalnızlaştırmışım kendimi.  Sonra da yoldaşımı arar olmuşum. Asıl özgürlük ÖZERKlik meğerse kibirime teslim olup, ondan sıyrılabilmemmiş. Özde GÜRLEŞMEK (ÖZGÜRLÜK), BİRliktelikle güçlenecek bir durum. Tıpkı Özdeki gücü, kapsayıcılığı yani ÖZERKliği erilin ve dişilinle kavuşunca elde edebileceğin gibi.
Bir ilişkidir insanı BİR eden.
Hayat yolunda Yoldaşlık, Rehberlik, Candaşlık, Aşkdaşlıkdır Aslolan. Aşk olan.
Yeğenimin dediği gibi Şems’imi arıyorum, bekliyorum, teslim oluyorum.
Ben dişil olup, rahim olmanın kutsal teslimiyetin de aşk okyanusunda akmak varken, eril de olup ; her şeyi kendimin de yapabileceği (hatta müritte benim mürşit de benim diyerek) anlayışıyla, aradığımı iter, çeker vaziyete gelmişim. Çelişirsem nasıl akabilirim ki? Çelişirsen akamazsın. Gel git yaşar durursun. Tıpkı içimdeki güce tam teslim olmayıp, ondan şüphe duyarken, korku ve vesveselerle endişelerle sürekli güven kırıklıkları yaratarak yürürken, dışardan da bir gücün beni yönlendirmesini beklemek ona güvenmek ama ona da tam teslim olamayıp bilinç altından tepki duymak.
  Aman Allahım ne yaman çelişkiler bunlar, bu çelişkiler havuzunda bir yandan da okyanus olmak paradoksunu yaşamaklar.
  İçimizdeki sonsuz kaynağa tam teslim olup, onun içsel yönlendirmesiyle emin bir şekilde aksak Amenna,  o zaman zaten her şey kendiliğinden zuhur edecek.  İçimizdeki aşık ile  maşuk'un BİRlikteliği her şeyi dışarda da var edecek. Bir yanda bu içsel kaynağa tam teslim olmayıp şüphe ve korkularla BİRlikteliği oluşturamazken ,bir yandan da dışarıdan bir sesin bizi yönlendirmesini, bizim için en doğru olanı söylemesini isteyip, ona da tam itaatkar olmayıp, bir tarafımızda ona başkaldırarak direnç göstermeler. Nasıl bir teslimiyetsizlik her durumda yaşanan? Nasıl bir korkudur ki kavuşmak istediklerimizi uzaklaştıran? Nasıl bir inançtır ki her daim şüphe duyup, El Emin olmaktan alıkoyan? Kendimize dahi teslim olamıyorken, nasıl bir Müslümanlıktır ki inanılan? Değil midir ki Müslümanlık teslimiyet? İçindeki ve dışındaki BİR ise nedendir duyulan onca şüphe? Nedendir onca ayrım? İçindeki BİRlikteliğe inanırken, dışarda diye böldüğünü farklılaştıran nedir?
Sonsuz olan evren de sonsuz noktacıklarsak, her bir parçacığımız her birimiz değil midir ki? Bu sonsuzluk içinde sonsuzluk olan bu zerrecikleri nasıl ayırabiliriz ki birbirinden?
22.10.2017

9.28

16 Ekim 2017 Pazartesi

PATLAT KENDİNİ

PATLAT KENDİNİ Yerkürenin derinliklerindeki eriyen enerjiyi hisset. Tıpkı bir volkan gibi. Bu enerji senin bedeninde de hareket ediyor. Bu sıcak sıvıyı hisset. Herdaim her hücrende yenilenen bu enerjinin hazzını tüm bedeninde yükselt. Bu enerji sıvısıyla( lavlarıyla) bütünleş. Bu bütünselliğin yüceliğinde Taçlandır kendini, parlat, patlat tüm enerjini. Yer kürenin derinliklerinden senin bedenine ulaşan, bedeninle bütünleşip yükselen bu muazzam enerjiyi parlat, patlat. Bırak herşeyi bir yanardağın püskürmesi gibi. Bırakmayı bırak! İhtiyacını bırak! Bedeninin bir volkan olmasına izin ver. Yüksel ve parla! Tüm ihtiyacın olanla zaten bağlantıdasın...^^ Bırak ihtiyaç sandıklarını. 14.10.2017 23.36 M.Münire Arslan

NEFESLEN...^^

NEFESLEN...^^
Gelen duygunun, hissinin içinde nefeslen, gevşe ve açıl...^^
Duygunun içinde nefesinin ritmiyle salın. Tıpkı alçalan ve yükselen dalgalar gibi. Duygular, hisler tıpkı bir deniz gibi; hepsi sen okyanusunda. 
Bazı anlar bir duygu dalgası kabarır ve alçalır. Bazen de başka bir duygu dalgasıdır kabaran. İşte bu yükselen ve alçalan senfoniyle nefeslen. Nefesinin içinde salınsın tüm duygular. Bu sallantı seni gevşetip rahatlatsın.
Bil ki sakin sular da sensin, kabaran dalgalar da.
Salınım seni okyanus olduğun gerçeğine genişletsin...^^
14.10.2017
23.30
MM Arslan
.




21 Eylül 2017 Perşembe

CREATOR



Kendi yaşamının creator'ı ol! Bedeninle ve sonsuz özünle bağlantıda, anın sonsuzluk zamanında yaşa. Kendi özbenlik alanını yarattıkça, yaşadıkların ve oluşturdukların buna göre gerçeklik kazanacak. Efendi sensin, yarat rüyalarını, yarat hayatını. Bedeninden başla, dinle her şeyi, duy, kokla… tüm alıcılarınla özbenliğinle bağlantıda yaşa. Yönetmen sensin, hayatına giren çıkan her şeyi sen seçiyorsun. Senin yaratımın bu. Yaratımını dönüştürebilme gücüne sahipsin.
Kendinle bağlantıyı koparma, kapsama alanının dışına çıkma. Çıktığın an ‘fastfood’ gıdalar gibi ‘fastlife’ yaşam seni içine çeker ve kendini nerede bıraktığını unutursun, kaybolursun. ‘Fastlife’ seni yaşar.
Oysa ki bu hayata kendi ‘selflife’ını yaşamak için geldin. Onunla BİR ve Bütün, TAM ve KUSURSUZ olan yaşamını, tıpkı dağlar, taşlar, ağaçlar, kuşlar, böcekler …gibi. Tek fark senin düşünüyor olmandı. Düşünceni ‘selfconnection’ dan kopararak, kurgusal ‘fast’ bir ‘life’ yarattın. Kapsama alanından çıktığın için başına geldi bunlar. Şimdi alıcılarının ve vericilerinin farkında, bilincinde, idrakında, sonsuz kaynakla(kaynağınla) bağlantıya geç.
Her daim sen olan sonsuz enerji kapsamında. Dönüştür tüm yaşamı istediğin gibi. Bu güç, bu kudret sana verildi. Hatırla ve sahip çık.

Şükürler olsun…^^

18-08-2017
18.35
(Kundalini meditasyonu sonrası)

Karakaya



19 Eylül 2017 Salı

DENİZ GİBİ...



Deniz gibi olmak; dışardan gelen hertürlü çeri çöpü tekrar geri kusabilmek. Kendi dirayetinde, kendi haşmetinde, merkezinde sınırını koruyabilmek...^^
Özüne ait olmayanı savabilmek...
Kendini kendinden temizlemek...^^
09-08-2017

17.05


SALIN




Bir bilinmezdir yaşam, AN'ı ANI'na uymayan. Bir AN da öldüğünü sanırsın; öylesine soluksuz bırakır yaşananlar, hissedilenler...
Bakmışsın gelen bir diğer AN da yeniden yeşermeye başlarsın.
Öldüğüne mi yanarsın, yeniden yeşerdiğine mi gülersin...^^
Sen en iyisimi ne sadece öl nede sadece gül.
ANların bilgeliğinde gelen duygularla salın...^^
Hepsi güzel geçer...^^
MM.Arslan
09-08-2017

16.53



PROJEKSİYONUM



Bugünkü ilham meleğimin fısıltıları;
Sen olduğumun senin olduğumun bilincinde...^^
El Emin! Olmanın Tevekkülünde...^^
Her şey ve herkes olduğumun idrakında,
İçimdeki ve dışımdaki Tanrı & Tanrıçanın İlahi BİRlikteliğinin, kutsal izdivacının AŞKIYIM!
AŞKIM...^^
AŞK olan projeksiyonum neyi yansıtıyorsa onu yaşıyorum...^^
23 Temmuz 2017

19.18

BIRAK...



Bıraktım, iptal ettim, vazgeçtim… onları bünyemde tutmaktan. Kim onlar? Ne?
Nimeti  görmeyip, şikayet etmekten. Kendi  yarattığımı zannettiğim düzeni korumak, kollamak adına mükemmeliyetçi, kontrolcü, belirleyici yanlarımdan. Oysa bana rağmen zaten var olan mükemmel bir işleyiş ve düzen var. Şikayet edip söylenmek, kontrol etmeye çalışıp, sınırları belirlemek yerine, özgürce, yumuşaklık ve nezaketle(saygıyla) bizimle var olan diğer tüm canlılarla BİR arada Olabilmek. Var olan güzellikleri görmek ya da var olanlara güzel bakabilmek, güzelliklerle bakabilmek. Güzele bakmak; var olan içinde güzel yönü görmek ve böylelikle sevap hanesine geçebilmek.
Dönüştürdükçe kendini saflığa, Öze,  cennetimde huzurla, keyifle kurulmak…^^
Döndükçe, dönüştürdükçe öze varmak, kendi dünyanda huzura varmak…^^
Söylemek, söylenmekten ziyade yapmak, olmak, görmek…^^

10.06.2017

23.55






30 Mayıs 2017 Salı

NEFES

Gece yarısı notlarından; NEFES


Nefesin bir bahar dalı gibi koksun. Nefesinle açıl, nefesinle aç tüm kapalı olan pencerelerini, kapılarını, tüm bedenin, zihnin havalansın, miss koksun.
    Kendi içine kapandıkça, kibre ve bencilliğe…vb kapandıkça, kokmadasın, kokuşmadasın.
     Doğada, evrende her şey açılmada, bir gül goncası güle açmada, bir tohum ağaca açmada, bir bebek insana açmada…^^ her şey açılırken sen ne diye kapanmadasın kendi kokuşmuşluğuna. Nefesinle aç her şeyini. Sevgi olduğun gerçeğini aç tüm evrene…^^
     Aynı gerçeği soluyorken, aynı ruhu soluyorken, nasıl da aldanıyoruz farklı olduğumuz illüzyonuna. Nefesimiz, nefeslerimizken nasıl da ayrı düşüyoruz. Oysa ki aynı nefesi soludukça var oluyoruz. Aksi halde ölüyoruz kendimize ve de her şeye.
25.05.2017
01.24


İLLÜZYON ELMASI



Rahat ol, evrendeki diğer canlılar

gibi, özünün açığa çıkmasına ve seni huzura gark etmesine izin ver. Enginliğinin, sonsuz lütuflarının akmasına seni pûrü pak yapmasına izin ver.
Kendinle ilişkide ol, gerçek varlığın ortaya çıksın. Öz varlığına sahip çık, onu onurlandır. Onunla ol, ‘’O’’ ol. Bölünme, parçalanma yaratma. BİR ve BÜTÜN olan varlığını her AN kutla, kutsa, şükranla yaşa…^^ Varlığının eşsizliğinin, BİRicikliğinin EMİNliğin de, lütufları şükürle kutla. Her şeyin zaten SEN olduğunun idrakın da, halinde her şey zaten SENİN.
Varlığın, sonsuz bilincin bilme gücüne sahip. Asla hislerin olan bu bilme kaynağına şüphe sokma, bu varlığına ihanettir, şirktir, inançsızlıktır… İnancının, imanının göstergesi olan varlığının gücünden nasıl şüphe duyabilirsin ki?
Gerçeğinin ne olduğunun EMİNliğin de, rahat ol, eylemsiz ol, sade, doğal ol; diğer canlılar gibi, özünle yaşa. Bir gül goncası açmak için çabalamaz, bir kuş ötmek için uğraşmaz…^^ Rüzgar gibi es, yağmur gibi yağ, su gibi ak,..^^ Her AN’nın doyumsuz keyfinde kal!
Ne diye yorarsın kendini, çabalarsın, zorlarsın, şekillendirmeye çalışırsın, yapışırsın, tutunursun,… Zaten her şey emrine amade iken, zaten her şey önüne seriliyorken. Yarattığın acizlik, değersizlik, korku…büyüsünde debelenip cehennemimde yaşarsın, tüm tükenmişliklerinle, aynı yere varan tekrarlarınla.
Bölme kendini zaten BİRsin. Bölünme zannı Ademin elmayı ısırması; düştüğü bilinç bulanıklığıyla cehennemini yaratması. Oysa bu bir illüzyon. İkilik yok, şaşılık yok, gördüğün de , baktığın da BİR. Bilinç Öz bilinçtir, bu illüzyonu fark et. Elmayı ısırmış olabilirsin fakat sende öyle güçlü , öyle sonsuz bir bilinç kaynağı var ki, o kaynakla ayrılmadığını, bölünmediğini fark edebilecek kapasitedesin. Beden deneyiminin amacı , sebebi budur. Aslında hiç bölünmedin, hep kaynakla ve cennettesin. Yanılsama, varlığının ne olduğunu unutmandan, ayrıldığını sanmandan, görememenden, kendini bölerek cehennemde olduğunu sanmandan. (illüzyon Elmasını yemenden)
İzin ver zaten sen olan varlığım sana gerçeği anlatsın,yol göstersin. Bilincinin gücüne sahip çıkarak, onu kucaklayarak, kutlayıp, kutsayarak, şükürle, farkındalığın aydınlığında yaşa. Fark et! Gerçeğini Gör! Hep onunla olduğunu, ‘’aklımda’’ diyerek, ‘’Lades’’ oyununun kazananı ol! Oyunu ‘’ İllüzyon Elması’’nı ısırarak başlatmış olabilirsin. Fakat BİR olduğunun, sonsuz kaynak olduğunun farkındalığında ‘’aklımda’’ seçimini yapabilecek güçle yaratıldın. Sen sonsuz bilinç kaynağısın, bu kaynak senden akıyor. Senin kapasiten bu illüzyonu görebilecek, şaşılığı fark edebilecek engin bir görüye sahip. Bu gücü gör! Hakkını ver! BİRliğini kucakla, kutla, kutsa…^^ Aşk olan varlığınla yaşa. Asla şüphe kırıntısı bile duyma! Asıl ihanet, asıl cehennem odur. Şüphe tohumları cehennemin mozaik taşlarıdır.

01.04.2017
23.34


M.Münire Arslan

IŞIK



     Yıllardır özlemini çekip, isteğini duyduğum, hayalini kurduğum “gerçek aşk”ın, hayatımı adadığım, yaşamak için arzu duyduğum “gerçek aşk” ın, ben ve benimle olduğunu bilmek, inanmak, idrakine ve haline varmak, ne kutlu ne mutlu bir an. Yy.lardır tüm düşünürler, alimler,veliler, tüm büyükler( büyüklükleri “gerçeği” bulmuş olmalarından;)) söylese de, kulakların duymaması, gözlerin görmemesi, tenin hissetmemesi, burnun aslında koklamaması, dilin tatsa da tatmaması, ne büyük bir gaflet, ne büyük bir uyuşukluk, uyur gezerlik hali insan oğlunun.
   Aşk olduğumuz gerçeğimize, şüphe ve inançsızlık ne büyük bir zaman kaybı!
Dışarda aradığım “gerçek aşk”ın kendim olduğunu bilmek. Yine kedinin kendi kuyruğunu yakalaması arzusundan başka nedir ki? Bu gerçekle bir kez daha yüzleşmek.
İçimde ki gerçek dışımdaki ‘nin yaratımıdır!
       Özgürlük ne ola ki? nasıl verile ki? hem kendimi hem bir başkasını nasıl özgür kılabilirim ki?...ki?...ki? vb. bir sürü soru kafamda gezinirken, yine aynı paradoksa düşmüşüm meğer;)
“Yalnızca sen gerçeği bildiğin zaman gerçek seni özgür kılar” Eıleen Caddy.
Ben gerçeği bilip yaşadığımda , o ben de aktığında , ben özgürüm demektir. O zaman özgürlüğün ne demek olduğunu bilirim. Bildiğim  bir şeyde benden her yere akar...^^
Özgür olamak ne olduğum gerçeğinin idrakına varıp, bunu “hal”  haline getirmektir.
Özgür olamak ne olduğum gerçeğine uyanmaktır!
Özgürlük dışarda bir yerde değil, içerde bir yerde verdiğimiz kararlarımızdır. Dıştakileri bazen seçemiyoruz, elimizden birşey gelmiyor diyoruz ve kendimizi kısıtlanmış hissediyoruz ve bu durumlarda özgür değiliz diyoruz. Oysa ki bu da iç gerçeğimizin kodunu çözmekle ilgili; Bu gerçek sevgi,aşk,şefkat, zerafet, iyilik, umut,inanç, ilham,huzur, sakinlik...olduğumuzdur. Ve tüm bunlarla dolu olamaya özgürüz. Ve tüm bu gerçekliğimizi inkar edip; üzgün,kötü,korku dolu,endişeli, kurban, tedirgin, teleşlı, huzursuz, rahatsız...vb tüm bunlarla dolu olmayı seçebiliriz. İşte tam bu noktada içimizdeki vede dışımızdaki gerçeğimiz bize seçim yapma özgürlüğünü verir. Seçim bize ait. Ve ne olacağımızı seçerek, deneyimlerimizi de yaratmaya başlarız. Deneyimlerimizi yarattıktan sonra da , yaşarken suçu yine dışarda ararız. Ne büyük bir paradoks.
 Kendi esaretimize köle olmuşuz!
İçinde bulunduğumuz anda, hangi hal içinde olduğumuzun seçimini yapıp yaşamak özgürlüğümüzdür!
Seçtiklerimiz etrafımıza yaydıklarımızdır !
Ne yayını yaparsak,onu işitir, onu görür, ona dokunur, onu koklar,onu tadadırız.
Yayın istasyonu da , yol navigasyonu da biziz!
     Kendi içimdeki Tanrısallığım ; krallığım& kraliçeliğim, birliğim& bütünlüğüm, tamlığım & tamamlığım halim kutsal mabedimdir. O ışık saçar , yol gösterir !
23.01.2017
23.17
Mine Münire Arslan           




Gerçek, Basit,Sade ve OLağandır.




Hep bir kurtarıcı,hep bir çözüm bekleriz bizden dışarda , ötede olan bir sihirli değnek. Oysaki çözüm öyle basit, öyle saf, öyle içten ki seni bekliyor görmen için. Kendi gerçeğine uyanman için. Kendi içindeki iyi ve kötünün dış dünyada ki yansımalarını görmen için.
" Neye enerjini yönlendirirsen onu büyütürsün" cümlesini hepimiz biliyoruz artık. Fakat bunu bile dışarda uyguluyoruz. İçimizdeki ışığı parlatırsak ancak karanlık yok olabilir. Karanlığın varlığı, ışığın yokluğundandır. Işık var olursa ancak o yok olabilir. Karanlığını kucakladığında ışığın BİRliği kalır. O yüzden içimizdeki caniyle, içinimizdeki kötüyle.... yüzleşmedikçe, farkındalığın uyanıklığıyla bakmadıkça, çözümü de, suçlamaları da hep dışarda bir yerlerde arayıp duracağız.
Kendi içimizde var olan "ötekileştirme" yi farketmeyip uyanmadıkça( yansıması olan) dışımızda yarattığımız "ötekileşme" yle savaşıp duracağız. Kendi kuyruğunu yakalamaya çalışan kedi misali .
Dün gece ki söyleşi esnasında bu gerçeği birkez daha farkedip, altını çizmeme vesile olan Levent Üzümcü ye sonsuz teşekkürler.


M.Münire ARSLAN

17.01.2017
23.00



               






KANATLAR



Neden kutsal varlıkları kanatlı düşleriz?
Çünkü onlar her yerde olabilmek için uçarlar diyebiliriz. Uçmak bizim için özgürlüğü temsil eder de diyebiliriz...
Peki biz insanoğlu kutsal değilmiyiz?
Gökyüzünün sonsuz boşluğunda uçmak özgürlüktür...^^Sınırsızlıkdır...^^Sonsuzluktur...^^ AŞK’dır...^^
Aşk Kanatlandırır! :) Aşk Yükseltir! Yüceltir!...
Aşk Özgürlüktür! (kendi varlığında olduğundan ,bir başkasına da sunan)
Tek başına olabilen kanatlarıyla uçabilir her yöne , kendindeki Aşk Pırıltılarını saçar her bir yere...^^ Kendi gibi uçan bir diğer Aşk varlığıyla neşe, çoşku, kutlama,kutsama... saçarlar yan yana gelip uçtuklarında...^^
Açın Kanatlarınızı, hepimiz AŞK’ ız...^^
Hepimiz Yaradanın Kutsallarıyız...^^
Hepimizin Kanatları Var!...^^Özgürlükle Uçabilmek için...^^
Uyanın Gerçeğimize!....^^
15.01.2017
22.23
M. Münire Arslan 


AŞK…^^



Şimdiye kadar hayatıma niye bir erkeği istikrarlı bir ilişkiyle çekemiyorum? Sorusu beni Tantralarla buluşturdu. Çünkü 1.çakra merkezimi kapalı tutuyordum. Biri gelince ve cinsellik isteyince ne yapıcaktım? Vermelimiydim? Vermemelimiydim? (bir yandan da memeliydim;)) verirsem; günahmıydı? Beni kullanır bırakırmıydı? Beni basit mi görürdü? İlişki yüzeysel mi olurdu? Vb. Bir sürü kalıplar,engeller vardı zihnimde ve de bedenimde.  Vermezsem de;  Benden uzaklaşırmıydı?  Başkalarına(veren birilerine)mı giderdi?, aldatırmıydı? Bu şekilde (vermeden) nasıl elimde tutabilirdim ki? Vb. endişeler,sorular uçuşuyordu zihnimde.Doğal olarak da hayatıma biri giremiyordu.
 İşte bu yüzden de Tantra yollarına düştüm. 1. Çakra(birinci kapı)(cinsel bölge)kapısının anahtarını Tantra ile açtım. Tantra benim anahtarım oldu. Bu alanla ilgili hertürlü korkumu,yargımı,inançlarımı yıktım ve özgürleştirdim. Kapı açılır kapanır esneklikte,şeffaflıkta oldu. Bu enerji kapısı açılınca, eenerjinin çekim kuvveti devreye  girdi  ve bir çok erkek sanal yada reel olarak beni arzular, ister hale geldi. Kimine izin verdim kimine vermedim. Fakat akan bu enerjiyle kadınlığım,dişiliğim layık olduğu yere oturdu ve parladı. Lakin isteğim hala yerini bulmadı. Çünkü isteğim AŞK . Benim sadakatim AŞKA. Birliktelikteki nihai isteğim GERÇEK AŞK … akan,yaşayan,yaşadıkça dirileşen,coşan,derinleşen,yücelen… AŞK…
 Bu gece idrakına varıyorum ki ; eee dedim kendime, 1. Kapıyı açtın , bu sefer gelen var ama kalan yok Tamam Aşk akan bir şey kabul,bağımlı kılmıyoruz,tutmuyoruz,tutunmuyoruz,özgürüz… eee peki  bu ortamda akacağın, birsüre sonra akıntının coşkusuyla bir olup uçacağın erilin nerde? 
 Ben kapıları karıştırmışım da ondan Birinci kapıyı açınca  ışığı gören gelmeye kalktı, ben de açlığımdan hangisini yesem, onumu yesem, bunu mu yesem, bundan da mı tatsam deryasında azıcık gezineyim dedim, merkezimi kaçırmak üzereyken aklım başıma geldi. (fabrika ayarlarıma geri döndüm) Baktım isteğim bu değil. Bunlar güzel saltanatlar. Lakin benim Kraliçeliğim 4. Kapı . Benim doğum günüm kaç ‘’4’’, uğur rakamım kaç? ‘’4’’ eee daha ne geziniyorsun başka kapılarda . Neyse gezmeden bulunmuyor doğru kapı 
 Baştan beri zaten bu kafadaydım ‘’illede AŞK’’ ‘’İllede GERÇEK AŞK’’ a düşmüştüm. Fakat 1. Kapı kapalı olduğundan sistem devreye girmiyordu. Tantra anahtarıyla da bu kapıyı açıp özgürleştiğimize,şeffaflaştığımıza göre, başa dönüp nihai amacım olan’’illede AŞK’’ kapısından ( Meryem Sunacığımın dediği gibi; ‘’ sen içsel Kraliçeliğine yürü madde kendini biçimlendirir’’ ) yürümeliyim. Karşıma çıkan insanlarla olan ilişkilerim de bu gözle, kalp gözüyle bakmalıyım. Bu bütünsellikle bakıp yaşanınca zaten bunun parçası olan seks de yaşanıyor en saf,en içten,en yüce haliyle. Böylesi seks AŞK oluyor. Diğer türlü , zihnimde arzulayıp, fantazilerini kurgulayıp, acaba nasıldır? Cinselikle birleşince aşk olurmu? Akar mı birliktelik? Diye düşünüp yaşadıklarım da sığlıktan öteye gidemedim çünkü bu AŞK değildi. Bir merak, bir açlık doyumu, bir fantezi yaratımı, bir burdan da (bu yoldan da) AŞK çıkar mı?(doğar mı?) isteğiydi.  Böyle olunca da doğal olarak, olmadı
 Şimdi anlıyorum ki, baştan beri çıktığım AŞK yolu yoldaşlığımın kapılarını karıştırmışım. 4. Kapı benim kapımdır.  Kraliçeliğimin, Aşk Saltanatımın anahtarı da, kapısı da, sarayı da benim. Buyursun Kralım! İçimdeki Kral ve Kraliçenin Aşk BİRlikteliği, dışımdaki realiteyi gerçekleştirsin!...^^
Oldu! Oldu! Oldu! ŞÜKÜRLER OLSUN!...
 09.01.2017 21.00

















TAMLIĞIN İÇİNDEKİ EKSİKLİK HİSSİ



AŞK bir süreçtir, tıpkı akan bir nehir gibi . Kendi içinde dinamik bir şeydir. O yüzdendir içimizdeki eksiklik duygusu ( çünkü aşk bitmemiştir. Biten bir şey değildir), TAM iken tamamlanmamışlık duygusu. Bu duygu yücelerden gelen bir sesleniştir. Varacağın , ‘OL’acağın bir şeyin tatminliği değil; Aşk bir durağanlık ,bir nokta, bir varış değil bir süreç, bir akış, bir oluş, bir yanıştır. Aşk böylelikle sonsuza kadar var olur. Onun tatminliği yolda olmaktır, doymak bilmeden akmaktır. O yüzdendir hem eksik hissedişi  hemde bu eksiklik içindeki TAMlık ve bütünlüğü.
Not; Sevgili Meryem Suna ile Tantra Aşk kampını bir nehir kıyısında gerçekleşmesi bir tesadüf değildi. Tıpkı o karanlık gecenin sabahında bir çemberin etrafında toplanıp ‘TAM’mıyız? sorusunu birbirimize sormamızın tesadüf olmadığı gibi. O gün içine düştüğümüz eksiklik dugusunun aslında AŞKın gerçekliğin ta kendisi olduğunu bu gece yüreğime fısıldanması gibi .
 Münire Mine Arslan
07.01.2017
23.00

                           

KENDİ CENNETİN’DE YAŞAMAK



   TAM VE TAMAM, BİR VE BÜTÜN olduğum halde , arayışım beyhude, hatta öz ‘e  haksızlık. Arayanın, sorgulayanın, yorumlayanın, isteyip, bekleyenin, çabalayanın, dileyenin, ….. vb   Düşüncelerim vede düşüncelerimin yarattığı egosal canavarımın( yada içimdeki şeytanın) etkisinde, ağırlığında, yoruculuğunda gidip gelmişim. Özümün sesi ile zihnimin sesi git gellerinde dengemi kuramaz olmuşum. Oysa ki köklü , görkemli, heybetli, ışıl ışıl, TASTAMAM BİR BÜTÜN iken. Köklerim yerin sonsuzluğuna, görkemli dallarım, kanatlarım gökyüzünün sonsuzluğuna uzanıyorken, nasıl da şüphe duymuşum kendimin yüceliğinden, kutsallığından, görkeminden, heybetinden, ışıltısından. Kusursuzluğumdan nasıl da marazlar aramışım. Meğer bu marazlarımı düzelteyim, TASTAMAM olayım diye koşunurken, bu koşunmalarım beni zaten TASTAMAM olduğum gerçeğiyle buluşturdu.
 Şükürler olsun!
  Koşum kendime varışım oldu…^^
 Birliğim ve Bütünlüğümle buluşmam oldu…^^ 
                                               Kavuşmam oldu…^^ 
                                                        Şükürler olsun!
   Meryemcim(Meryem Suna) şimdi senin EMİN duruşunun SIR’rına eriyorum. Şüphesizliğin, imanın, kusursuzluğun, bütünlüğün, TAM ve TAMAMlığın, sarsılmaz olan sonsuzluğun gücüne inanç, ibadet, kutsayış, adanış bu.
  Yaradanla BİR ve BÜTÜN olmak vede herşeyle herkesle…^^
Müslüman olmak; Teslim Olmak kendi kutsallığına, Yüceliğine, Yaratıcılığına…^^

Kendi Cennetinde Yaşamak…^^  
Münire Mine Arslan
26.10.2016
 23.00    


AŞKLA SÖKÜLMEK...^^



    Aşk isteğimiz bir esaret, bizi onunla kavuşma buluşma birleşme umuduna,kaygısına,inancına sokan ve orada yalnızlıkla yaşatan.
  Sonra aşk gelir yarattığımız bu esaretten bizi kurtarmaya,dünyaya ve dünyadaki şeylere özgürce geri dönebileceğimizi söyler. Çünkü ‘’Aşk Özgürlüktür’’
   Bizi sürgüne gönderenin de ,özgürlüğümüze kavuşturanın da; ‘’Aşk Özgürlüktür’’ olduğunu anlayabilmek ne mutlu...^^
   Özgürleşmek, hafiflemek ve özgürlüğün hafifliğinde yaşamak...^^
Özgürleşmek özgürleştirmek; Hiçbir güzelliğin sahibi olamayacağımızı çünkü kendimizin sahibi olamayacağımızı bilerek özgür olmak Aşktır.
Güzelliklerin sahibi olmadan sadece onları tanıyabilir ve sevebiliriz. O yüzden de onları hiç kaybetmeyiz. Hep hatırlarız,hep bizimledir.
    Sahibi olmak isteği, bir şeyin güzelliğinin de soluşuna şahit olmak gibidir. Ama özgür kılmak, Aşk olmak onun evrenin eşsiz bir parçası olduğunu ve hep seninle olduğunu bilmek gibidir...^^
Söktükçe ezberlerimizi samimiyet ve gerçeklikle... BİR yumak olma yolunda, TAMAM olmaya doğru... hafifleyeceğiz  hep birlikte...^^
Aşkla...^^
Münire Mine Arslan


6.10.2016